İran, Rusya ve Suudi Arabistan Üçgeninde OPEC Kararı

Kenan ASLANLI

Avusturya’nın başkenti Viyana’da 6 Aralık 2018’de OPEC konferansının 175. toplantısı, 7 Aralık 2018’de ise OPEC üyesi ve kartel dışı petrol ülkelerinin Bakanlar Konferansının Beşinci Ortak Toplantısı yapıldı. OPEC üyesi ve müttefik petrol üreticisi ülkelerin enerji bakanları, piyasaların merakla beklediği ve zorlu pazarlıklarla geçen toplantıların sonucunda 2019 yılının ilk 6 ayında günlük petrol üretimini toplam 1.2 milyon varil azaltma kararı aldı.

Bu rakam hemen hemen piyasaların beklentilerine uygun bir rakamdı. Anlaşmaya göre günlük petrol üretimini OPEC üyesi 15 ülke toplam 800 bin varil (Ekim 2018 üretiminin yüzde 2,5’i), OPEC üyesi olmayan 10 petrol ülkesi ise toplam 400 bin varil (Ekim 2018 üretiminin yüzde 2’si) azaltacak. İran, Rusya ve Suudi Arabistan üçgeninde oluşan bu kararın nedenlerini, aktörlerin farklı tutumlarını ve petrol piyasalarında ortaya çıkaracağı muhtemel sonuçları kısaca gözden geçirmek yerinde olacak.

Petrol piyasasındaki “aşırı arz döngüsü”

OPEC bu kararı, petrol piyasasının acil beklentileri üzerine yapılan görüşmeler ve küresel petrol piyasasında artan arz-talep dengesizliği bağlamında aldı. Peki söz konusu dengesizliğin arka planında hangi faktörler yatıyor?

2014 yılının ortalarında, küresel petrol piyasasında ağırlıklı olarak ABD’nin kaya petrolü üretiminden kaynaklanan “aşırı arz döngüsü” oluşmuştu. OECD ülkelerinin ticari amaçlı petrol stokundaki artış, beş yıllık ortalamanın üzerine çıkarak 350 milyon varil seviyesine ulaştı. Arz fazlalığı ve aynı zamanda 2013 yılında küresel talepte yaşanan duraksamalar, petrol fiyatlarında keskin ve uzun süreli düşüşe neden oldu. 2014 yılı ortalarından 2016 yılı başlarına değin OPEC üyelerinin ihracat yaptıkları petrol markalarının ortalama değeri (OPEC Reference Basket) yüzde 80 civarında azaldı.

OPEC üyesi ve Rusya gibi diğer petrol ihracatçısı ülkelerin ekonomileri, petrol gelirlerinde ve yatırımlarda yaşanan azalmalardan olumsuz etkilendi. Piyasadaki arz fazlalığına neden olması sebebiyle diğer üretici ülkelerin eleştiri oklarını üzerine çeken ABD, petrol üretiminden geri durmak niyetinde değildi. 2006-2016 yıllarında Rusya’nın petrol üretiminde yüzde 1,4, Suudi Arabistan’ın üretiminde yüzde 1,5, İran’ınkinde ise yüzde 0,7 oranında görülen artışa karşılık, ABD petrol üretimini yüzde 6,1 oranında artırdı. Bu uygulamayla ABD, uluslararası petrol üretiminde kendi payını 5 yılda yüzde 10’dan yüzde 15’e yükseltmeyi başardı. Diğer taraftan da ABD Kongresi, 2015 yılı sonunda ABD’nin ham petrol ihracatını serbest bırakarak bunun önündeki yasal engelleri tam anlamıyla kaldırmış oldu. ABD, 2018 yılı kasım ayı başında günlük 11,6 milyon varile ulaşan petrol üretimiyle en yakın iki rakibi olan Rusya ve Suudi Arabistan’ı geride bıraktı. ABD’nin yalnızca Texas eyaletinde İran ve Irak’ın toplamından daha fazla petrol üretilmekte. ABD böylece 1973 yılından sonra sahip olduğu dünyanın en büyük petrol üreticisi pozisyonunu daha da pekiştirdi ve aynı zamanda ham petrolde net bir ihracatçı ülkeye dönüştü.

Değişen piyasa dengelerine tepki olarak OPEC’e üye ülkelerle bu kartele üye olmayan önemli petrol üreticisi ülkelerin (Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Umman, Bahreyn, Malezya, Brunei, Meksika, Sudan) iş birliği, 2 yıl önce 10 Aralık 2016’da üzerinde anlaşmaya varılan “İş Birliği Deklarasyonu” (Declaration of Cooperation) ile başladı. O zaman alınan kararlarla petrol üretimi konusunda, OPEC üyesi ülkelerde günlük 1,2 milyon varil, üye olmayan ülkelerde ise yine başta Rusya gelmek üzere günlük toplam 558 bin varil azalma görüldü. Alınan üretimi kısıtlama kararları, Bakanlar Düzeyinde Ortak İzleme Komitesi (Joint Ministerial Monitoring Committee) tarafından denetlenmekte. Bu formatta iş birliği bütün sorunlara ve üretimi artırma eğilimlerine rağmen 2017 ve 2018 yıllarında yapılan çeşitli görüşmeler ve toplantılarla devam etti.

Bütün bu görüşmelerde masanın dışında kalan ülke ise aslında OPEC üyelerini diğer üreticilerle iş birliği yapmaya mecbur bırakan ABD oldu. ABD Başkanı Trump, düşük petrol fiyatlarının Amerikan ekonomisi için önemine vurgu yaparak OPEC ülkelerine üretimi azaltmama yönünde dolaylı baskı uygulamaktaydı.

2018 ekim ayı başında varil başına 85 dolara kadar yükselen Brent tipi petrol fiyatı, kasım ayı sonunda 57 dolara indi. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre 2018 yılının 3. çeyreğinin sonunda küresel petrol arzı, petrol talebinden yaklaşık 1 milyon varil fazla olmuştu. Yani 32,6 milyon varili OPEC ülkeleri tarafından üretilen 100,8 milyon varil günlük petrol arzına karşılık 99.8 milyon varil günlük petrol talebi gözlemlendi. Piyasaların beklentisi OPEC ve müttefiklerinin 2016 yılında başlayan iş birliğini devam ettirmesi ve ortak kararla 2019 yılında da üretimde düşüşe gidilmesi yönündeydi. Bu bağlamda İran, Rusya ve Suudi Arabistan gibi aktörlerin tutumu merak konusuydu.

 İran, Rusya ve Suudi Arabistan’ın tutumları

OPEC’in 6-7 Aralık’ta yapılan toplantısından kısa süre önce OPEC’in İranlı yöneticisi Hüseyin Kazımpur Erdebili “OPEC ve müttefikleri üretimi önemli ölçüde azaltmadığı ve kartel piyasayı canlandırma konusunda başarılı olamadığı sürece petrol fiyatları 40 dolara kadar düşebilir” değerlendirmesinde bulundu. İran tarafı, üretimin “aşırı arz fazlalığı”nı önlemek için günlük en az 1.4 milyon varil azaltılması gerektiğini savunmaktaydı. Ancak yine İran tarafı, ABD’nin kendilerinin petrol ihracatına yönelik yaptırımları yürürlükteyken üretimde herhangi bir kesintiye katılmak fikrinden uzak. OPEC kararlarının üyelerin oybirliğiyle alındığı göz önünde bulundurulduğunda beş kurucu üyeden biri olan İran’ın pozisyonu kritik öneme sahip.

Müzakerelerin sonunda İran tarafı OPEC ve müttefiklerinden istediğini alabildi. Petrol Bakanı Bijen Zengene, Viyana’daki “OPEC+” toplantısında kabul edilen 1,2 milyon varil üretim kesintisinden İran’ın muaf olduğunu belirtti. OPEC, İran ile birlikte politik ve ekonomik kriz yaşanan Venezuela ve Libya’yı da muaf tuttu. Daha önceki anlaşmalar kapsamında muaf olan Nijerya son kararlara katılacak. İran’ın muaf tutulmasının nedeni, belirtildiği üzere ABD yaptırımları nedeniyle ülkenin petrol üretiminde ve ihracatında ciddi düşüş yaşanması. İran, 2018 yılı başında 3,8 milyon varile ulaşan günlük petrol üretimini kasım ayı itibarıyla ABD’nin uyguladığı yaptırımların etkisiyle 3 milyon varile düşürmek zorunda kaldı. 2017 yılında günlük ortalama 2,5 milyon varil ihracat yapan İran’ın ham petrol ve kondensat ihracatı ise ekim ayı başındaki verilere göre günlük 1,9 milyon varile düştü. Trump yönetimi 8 ülkeyi İran’dan petrol alımı konusunda ambargolardan muaf tutsa da bu uygulama sadece kısıtlı alımlara izin veriyor ve 2019 mayısına kadar geçerli. Bu nedenle OPEC ve müttefikleri Nisan 2019’da tekrar bir araya gelme kararı aldı.

Anlaşmaya göre Rusya, petrol üretimini ekim ayında 11,4 milyon varile ulaşan günlük üretiminin yüzde 2’si kadar yani yaklaşık 228 bin varil azaltacak. Daha önce OPEC’in Rusya’dan beklentisi günlük 250-300 bin varil kesintiye gitmesiydi. Ancak Rusya bir taraftan Batılı ülkelerin kendisine uyguladığı ambargolar sebebiyle kötüye giden ekonomisini göz önünde bulundurarak diğer taraftan da uluslararası petrol piyasasında ABD ve Suudi Arabistan gibi rakiplerine pozisyon kaptırmak istemediğinden üretimde kesintiye gitmeye yanaşmadı. Bu açıdan Rusya’nın kendisinden beklenenin yalnızca yarısı kadar bir miktarda yani günlük yaklaşık 150 bin varil gibi bir üretim kısıtlamasına gidebileceği öngörülmekteydi.

Rusya bu tutumuyla 6 Aralık’ta yapılan OPEC üyeleri toplantısında ortak karar alabilme ihtimalini riske atmış ve meydana gelen belirsizlik petrol fiyatlarını biraz daha aşağı çekmişti. Ardından Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüşmek için acil olarak Viyana’dan Petersburg’a gitti. 7 Aralık’ta döndüğünde ise Rusya’nın petrol üretimindeki kesintiyi günlük 200 bin varilin üzerine çıkarmaya hazır olduğunu açıkladı. Tavır değişikliğine giden Rusya, İran’la Suudi Arabistan arasında arabuluculuk misyonu üstlenerek uzlaşma sağlanmasında aktif rol de oynadı.

İran ve Rusya gibi Batı ülkelerinin yaptırım uyguladığı bir ülke olmasa da ekonomisindeki yapısal sorunlarla baş etmeye çalışan Suudi Arabistan, özellikle Kaşıkçı cinayetinin ardından uluslararası platformlarda ciddi eleştirilere hedef olmuş durumda. Bunun yanında petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ve ABD’nin bazı ülkeler için İran’dan petrol alımı konusunda muafiyet kararı vermesi, Suudi Arabistan’ın pazarlık masasında elini zayıflattı. Bu nedenle Suudi Arabistan, daha 2018 kasım ayında “Aralıkta petrol arzını 500 bin varil azaltacağını ve 2019 yılında gerekirse tek başına daha fazla kesinti yapabileceğini” duyurmuştu. Suudi Enerji Bakanı Halid el-Falih, OPEC’in bütün üyeleri arasında piyasayı dengelemek ve üretimi düşürmek için görüş birliğinin önemine sürekli atıfta bulunmaktaydı. Son ana kadar ABD’nin baskısı karşısında taviz vereceği tahmin edilen Suudi Arabistan beklenen tavizi vermedi. Fakat Riyad yönetimi, üretimde düşüşün küresel petrol fiyatları üzerinde etkili olabilmesi için doğal olarak özellikle Rusya ve diğer OPEC üyesi olmayan ülkelerden daha büyük miktarlarda üretimi düşürme kararı beklemekteydi. Sonuçta üretim kısıtlamasında en büyük miktar yine Suudi Arabistan’ın payına düşecek. Riyad’ın 2018 Kasım’da 11,1 milyon varile yükselen günlük üretimi 2019 yılı başında 10,2-10,5 milyon varil düzeyine inebilir. Suudiler için en önemli beklenti belli bir düzeyde sabitlenen petrol fiyatları. 2019’da Suudi Arabistan ekonomisinde herhangi risk oluşmaması için petrol fiyatlarının en az 70 dolar olması gerekiyor.

OPEC kararının piyasalara muhtemel etkileri

OPEC, üretim kesintisi kararıyla 2019 yılında arz-talep dengesinde ciddi oynamalar ve beklenmedik jeopolitik gelişmeler yaşanmadığı takdirde petrolün varil fiyatını 70 dolar bandında sabitlemeyi hedefliyor. Türkiye gibi net petrol ithalatçısı olan ülkelerde OPEC’in aldığı üretimi kısıtlama kararı sonucunda petrol fiyatlarında yaşanabilecek artışla cari açığın büyümesi gibi negatif etkilerin ortaya çıkması muhtemeldir.

ABD dışındaki diğer petrol üreticisi ülkeler için ise karara ilişkin kritik husus petrol fiyatlarının varil başına 50 dolar gibi kritik psikolojik eşiğe yaklaştırmamak. 2019 yılı ve sonrasında ABD’nin petrol üretimini günlük 12-15 milyon varil aralığına ulaştıracağı ve petrol fiyatlarını aşağı çekme stratejisinden vazgeçmeyeceği öngörülüyor. Yani anlaşılan uluslararası petrol piyasasında fiyatların denge aralığını belirleme ve üretim hacmi üzerinden daha fazla piyasa payı edinme mücadelesi önümüzdeki yıl da devam edecek. Buna mukabil İran’a uygulanan yaptırımlar ve Venezuela’da siyasi kriz sebebiyle azalan petrol üretimini telafi edebilmek için 2019 yılında Amerikan kaya petrolüne ve Suudi Arabistan’ın piyasaya sürebileceği fazladan arza duyulacak ihtiyaç göz ardı edilmemeli. 2017 yılında her iki tarafın karşılıklı ithamlarda bulunmasından sonra 2019 yılında OPEC ile kartele üye olmayan ülkelerin iş birliğinin kırılganlığı da taahhütleri yerine getirme konusunda test edilmiş olacak. Bu çerçevede Katar’ın 2019’da kartelden ayrılma süreci piyasalar tarafından yakından takip edilecek. Son olarak Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanan talep dalgalanmaları da petrol piyasaları için ilave risk unsuru olabilir.

[Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümünde doktora eğitimine devam eden Kenan Aslanlı, İran Araştırmaları Merkezinde Avrasya ülkelerinin ekonomileri ve kamu yönetimi, dış ekonomik ilişkileri ve enerji güvenliği konularında çalışmalarını yürütmektedir.]

Son Yazılar