Prof. Dr. Burhanettin DURAN
SETA Genel Koordinatörü
LPG fiyatlarının artışına yönelik gösterilerin hızla polisle çatışmaya, kamu binalarını yakmaya ve yağmaya dönmesi gözleri hayretle Orta Asya’nın istikrar adası olan Kazakistan’a çevirdi.
Protestolar 2 Ocak’ta doğal kaynak, büyük endüstri ve geniş işçi kesimlerinin olduğu Batı Kazakistan’ın Mangistau eyaletinin Janaözen kentinde başladı.
Salgın döneminde sosyo-ekonomik durumun kötüleşmesinin zenginliğin üretildiği ve muhalifliği ile bilinen Batı Kazakistan’da protestolara dönmesi ülke uzmanlarınca şaşırtıcı bulunmadı.
2011, 2015 ve 2019’da da benzer protestoların olduğu hatırlatıldı.
Ancak zamların geri alınması ve hükümetin istifasına rağmen protestoların 4 Ocak’ta Almatı’da şiddete çevrilmesi ve Taldikorgan şehrinde göstericilerin ülkenin kurucu lideri Nursultan Nazarbayev’in heykelini yıkması zihinlere Turuncu devrimleri ve Arap isyanlarını getirdi.
Bölgesinde istikrar adası olarak görülen ve hidrokarbon zengini olan Kazakistan’da yaşananların çevre ülkelerde (Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan) “domino etkisinde” bulunabileceği ileri sürüldü.
Kimileri “Türk baharı” benzetmesi yaparken hızla şiddete dönen protestoların “arkasında ABD mi, Rusya mı var?” soruları soruldu.
Gösterilerin başlamasının sebebi olarak “dışarıdan eğitimli militanların faaliyetlerinin” yanı sıra “otoriter yönetim, reformların yapılmaması, yolsuzluk, yönetimdeki tabakalaşma ve Nazarbayev ailesinin ekonomideki tekeli” gibi açıklamalar öne çıkarıldı.
PROTESTOLAR BASTIRILIRKEN SEÇENEKLER NELER?
Bu tür protestolar konusunda devletler artık Arap isyanları ve diğer ayaklanmaların tecrübesine sahip.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, göstericilerin istediklerini karşılamasına rağmen durmayan şiddet karşısında perşembe günü Kolektif Güvenlik Konseyi’nden (KGAÖ) yardım istedi.
Daha önce Kırgızistan’ın benzer talebine olumlu bakmayan KGAÖ, 2500 askeri “hayati tesislerin korumasına yardımcı olmak” amacıyla Kazakistan’a gönderdi.
Dün, bu güçlerin “belirli ve kısa süre için Kazakistan’da bulunacaklarını” söyleyen Tokayev, “ülkede anayasal düzen büyük ölçüde yeniden tesis edildiğini” açıkladı.
ABD ve AB yetkilileri Rus askerlerinin Kazakistan’a gidişini “büyük endişe” ve soru işaretleriyle” yakından takip ettiklerini açıkladılar.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDD) dönem başkanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tokayev’e “ayaklanmalar karşısında Kazakistan’ın yanında olduğunu” ve her türlü teknik bilgi ve tecrübe” paylaşabileceğini söyledi.
Durumun belli ölçüde kontrol altına alındığı anlaşılırken Kazakistan’ın sosyo-ekonomik dönüşümünün sorunlarından kaynaklanan protestoların kalıcı terör faaliyetlerine dönmemesi için gelir dağılımında reform dahil yapılması gereken ev ödevleri var.
Yine Rus, Amerikan, Çin ve diğer uluslararası firmaların yatırımlarına açık bir ülke olarak Kazakistan’ın içe kapanması ya da mevcut çok boyutlu dış politikasını değiştirmesi sorunları çözmekten uzak bir tercih olur.
ÇOK BOYUTLU DIŞ POLİTİKANIN YENİ DENGESİ?
Nazarbayev ve Tokayev döneminde Kazakistan, Rusya, ABD ve Çin arasında denge kuran çok boyutlu dış politikası ile öne çıktı.
Türk dünyasını ve Türkiye’yi de ihmal etmeyen bu politikanın son olaylarla nereye evrileceği merak konusu.
Diğer tabirle, Rus askerlerinin Kazakistan’da konuşlanması Moskova’nın bu ülkedeki etkisi konusunu yeniden canlandırdı.
Rus lider Putin’in aslında Kazakistan’ı bir devlet olarak görmediği, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin Rus olduğu ve hatta Rus milliyetçilerinin Kazakistan’ın bir kısmının Rusya’ya ilhakını istediği gündeme geldi.
Dahası, Putin’in Sovyetlerden ayrılan ülkelere yönelik (Ukrayna, Gürcistan ve Belarus gibi) emellerinin bir diğerinin Kazakistan’da da öne çıktığı ileri sürüldü.
Bir diğer hatırlatma Çin ile ilgili.
Kazakistan’da büyük ekonomik yatırımları olan Çin’in “Bir Yol, Bir Kuşak” projesinde bu ülke kritik bir öneme ait.
Fransız Le Monde’un protestoları Kazakistan’ın Türkiye ile yakınlaşmasına bağlayan yorumu dikkat çekti.
Orta Asya’dan Afganistan ve Kafkaslara uzanan bölgelerde yeni bir istikrarsızlık dönemi açılıyor.
Bu yeni dönemde Türkiye istikrar sağlayıcı rol üstlenebilir.
Ve TDD’nin güçlendirilmesini de içeren bu rolün Rusya ve Çin gibi ülkelerin kısa ve orta vadeli çıkarlarına tümüyle zıt olduğu düşünülmemeli.
Rus askerlerinin ne kadar Kazakistan’da kalacağı sorusu önemli.
Ancak Rusya’nın, askerini doğrudan Kazak protestoculara müdahalede kullanmama ihtiyatını göstermesi beklenir.
Aksi durumda protestoların tümüyle Kazak milliyetçiliği formuna oturması ve kuzey bölgelerde Rus azınlıklarının çatışmaya dahil edilmesi riski bulunuyor.