Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Rusya-Ukrayna savaşının dünü, bugünü ve geleceğine dair bir değerlendirmeyi 3 soruda kaleme aldı.
Rusya-Ukrayna savaşı nasıl başladı?
1991’de Sovyetler Birliği yıkılmasına rağmen baş mirasçısı Rusya Federasyonu, çeşitli entegrasyon projeleriyle eski Sovyet coğrafyasındaki etkisini devam ettirmeye yönelik bir siyaset izlemeye devam etti. Nitekim Kremlin, 21. yüzyılın başında elindeki dış politika kozlarından da istifade ederek özellikle Orta Asya ile Kafkasya’da yeniden etkili konuma geldi. Tüm bu süreçte Rusya açısından en büyük sorunu Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova oluşturdu. Ukrayna’nın Rusya açısından arz ettiği önem şüphesiz çok daha farklı. Ukrayna, Moskova’nın Ortodoks ve Slav projeleri açısından da Rusya ile Avrupa arasında tampon bölge olması açısından da büyük önem arz ediyor. Dolayısıyla Moskova, başından itibaren Ukrayna’nın AB ve NATO ile yakınlaşmasından rahatsız oldu. Ukrayna’da Rusya yanlısı iktidarı hedef alan renkli devrimler (2004 ve 2014), yalnızca Rusya-Ukrayna ilişkilerini değil, Rusya-Batı ilişkilerini de olumsuz etkiledi. Batı destekli renkli devrimlere karşı Rusya referandumları kullandı. Nitekim 2014’te Kırım’da düzenlenen ve yalnızca Rus nüfusun katıldığı referandumla Kırım, Rusya’ya ilhak edildi. Buna karşılık Rusya G-8’den çıkartıldı ve yaptırımlarla karşı karşıya kaldı.
Şubat 2022’de daha büyük sorunlar baş gösterdi. 21 Şubat 2022 tarihinde Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya halkına yaptığı seslenişte Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk ile Donetsk cumhuriyetlerini tanıdığını açıkladı ve ardından bölgeye Rus askeri birliklerini gönderdi. 24 Şubat 2022 tarihinde ise Moskova, “özel askeri operasyon” başlattığını duyurarak Ukrayna topraklarına girdi. Rus yetkililerine göre operasyonun amacı, Ukrayna’nın tarafsız hale getirilmesi, silahsızlaştırılması ve Donbas bölgesinde yaşayan Rus nüfusunun güvenliğinin sağlanması idi. Rusya bu amaçlarına kısa sürede ulaşmayı hedefliyordu. Ancak Ukrayna’nın büyük bir direnç göstermesi ve Batı’nın Ukrayna’ya hızlı şekilde yardım etmeye başlaması, buradaki gelişmelerin adeta Rusya-Batı savaşına dönüşmesine ve stratejilerin değişmesine neden oldu. Nitekim Eylül 2022’de daha şubat ayında Rusya tarafından tanınan Donetsk ile Luhansk’ta ve savaş sırasında ele geçirilen Herson ile Zaporijya’da referandumlar gerçekleştirilerek bu bölgelerin Rusya’ya katıldığı ilan edildi. Son iki bölgede Rusya kontrolü tam sağlamamış durumda ve bugün çatışmalar bu noktalarda yoğunlaşmış bulunuyor.
2022’de Rusya-Ukrayna savaşının dünyada yansımaları neler oldu?
Rusya-Ukrayna savaşı bir yılını doldururken şimdiden on binlerce insanın ölümüne ve milyonlarca insanın göçüne yol açtı. Doğu Avrupa’nın önemli ülkelerinden Ukrayna’nın önemli kısmı harap durumda. Kısa ve orta vadede burada barış tesis edilse de şüphesiz en büyük zararı Ukrayna toprakları ile halkı gördü. Rus-Ukrayna kardeşliği de büyük bir darbe aldı.
Ukrayna krizi, adeta Rusya-Batı savaşına dönüştü. AB ve ABD, bir taraftan Rusya’ya çok yönlü yaptırım uygulamaya başlarken ve Rusya ile ilişkileri minimum seviyeye indirirken diğer taraftan da Ukrayna’ya maddi ve askeri yardımda bulunuyor. Rusya-Batı mücadelesi, Rusya’nın dış politika, ekonomi ve enerji alanlarında Asya’ya yönelmesine sebep olurken Avrupa ülkelerinin siyasi, askeri ve enerji alanlarında ABD’ye olan bağlılığı arttı. Ukrayna krizi, boru hatları ve demir yolları güzergahlarının değişimine dahi yol açtı. Nitekim Rusya ile iş birliğinin kesilmesi, Avrupa’nın enerji sorunu yaşamasına sebep oluyor.
Ukrayna krizi, bir kez daha Rusya ile Batı arasında III. Dünya Savaşı ve nükleer savaş ihtimalini gündeme getirdi. Rusya ile ABD arasındaki silahsızlanma anlaşmalarının askıya alınması da bu ihtimali artırıyor.
Başka dünya ülkeleri, Rusya-Ukrayna krizinden yararlanarak kendi sorunlarını çözmeye çalışıyor. Bu bağlamda Pasifik’te artan Çin-Tayvan gerginliği en önemli örneği teşkil ediyor. Yine Ukrayna önemli bir tahıl tedarikçisi olduğundan, başta Afrika ülkeleri olmak üzere birçok ülke ve bölge savaştan ötürü tahıl krizi yaşıyor ve bundan sonra da kriz devam edecek gibi görünüyor.
Tüm bu süreçte başta BM ve diğer uluslararası örgütlerin etkisizliği ve başarısızlığı ile Türkiye’nin arabuluculuk faaliyetlerindeki başarısı bir kez daha ortaya çıktı. Ankara bir taraftan barışın tesisi için çaba gösterirken diğer taraftan esir takası ve tahıl sorunlarının çözülmesini sağladı. Bu husus, bölgede ve uluslararası arenada son yıllarda gittikçe artan Türkiye’nin prestijini ve ağırlığını bir kez daha ortaya koydu. Bu konu ayrıca Türkiye’nin Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerine de önemli katkıda bulundu.
Rusya-Ukrayna savaşında dünyayı neler bekliyor?
Ukrayna’da barışın tesisi şüphesiz kolay değil. Zira tarafların masaya oturmak için ileri sürdükleri şartlar birbirleriyle çok zıt durumda. Rusya, Kırım ve diğer bölgelerin Rusya toprağı olarak kabul edilmesini isterken Ukrayna, Rusya’nın bu topraklardan tamamen çekilmesini talep ediyor. Moskova, Ukrayna’nın silahsızlandırılmasını ve tarafsızlığının ilanını isterken Kiev, Rusya’nın savaş tazminatı ödemesi gerektiğini ileri sürüyor. Diğer taraftan her ne kadar günümüzde farklı sebeplerden ötürü cephedeki çatışmalar azalmış olsa da hem Rusya hem de Ukrayna kış sonrası için savaş hazırlıklarını sürdürüyor.
Barışın sağlanması için taraflardan birinin ya da tüm tarafların geri adım atması gerekiyor. Diğer taraftan bu saatten sonra atılan geri adım, hiçbir ülkenin kamuoyu tarafından anlaşılamayacak gibi görünüyor. Aynı şey, Batı için de geçerli. Batı ülkelerinin yardımlarını kesmeleri; Batı’nın zayıflığı ve Rusya karşısında mağlubiyeti şeklinde yorumlanacak. Dolayısıyla tüm bunlar, tarafların masaya oturmasını zorlaştıran, belki de engelleyen hususlardır.
Ancak şüphesiz Ukrayna’da taraflar er ya da geç anlaşmaya varmak zorundalar. Ukrayna’da barış, Batı’nın ve özellikle de ABD’nin Rusya ile anlaşmasına bağlı. Ankara’da yapılan ABD-Rusya görüşmesi, taraflar arasında farklı düzeylerde görüşmelerin yapıldığını ve Ukrayna konusunun da bu görüşmelerin temel konularından biri olduğunu gösterdi. Bu tür görüşmelerin Ankara’da yapılıyor olması da tesadüfi değildir. Türkiye, bugün her anlamda Rusya’nın dünyaya açılan kapısı olduğu gibi bölgede barışın tesisi için de en fazla çabalayan ülkedir.
Öyle anlaşılıyor ki, 2023 yılında çatışmalara paralel olarak çeşitli platform ve düzeylerde görüşmeler de yürütülecek. 2024’te hem ABD’de hem Rusya’da başkanlık seçimlerinin yapılıyor olmasının da bunda etkisi olacak. Kremlin, seçimlerin yapılacağı Mart 2024 öncesinde Ukrayna dosyasını kapatmak isteyecektir. Kaldı ki Ukrayna’daki gelişmeler, AB ülkeleri örneğinde olduğu gibi yalnızca Rusya’daki seçimleri değil ABD’deki seçimleri de etkileyecek potansiyele sahip.
Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi