Bu yıl 100 yaşını doldurarak dünyadaki güç dengeleri değişiminin son 70 yıldır tanığı olan biri haline gelmesi onun görüş ve düşüncelerinin, eleştirilse de, tüm dünya liderleri ve akademisyenleri tarafından dikkate alınmasını sağlıyor. Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, 27 Mayıs’ta 100’üncü yaşına girecek olan Henry Kissinger’ın dünya siyasetindeki yerini ve 70 yıldır siyasi güç dengelerine tanıklığını, kaleme aldı.
Amerikan dış politikasının 1960’dan bu yana mimarlarından olan Henry Kissinger günümüzde de etkisini sürdürmeye devam ediyor. Esasında tüm dünya liderleri 1960’lardan beri onun fikirleri ve düşüncelerinden faydalanmak istedi. Kissinger’ın biyografisini yazan Niall Ferguson, iki kitaptan oluşan ve ilki 986 sayfa olan bu devasa çalışmasını “İdealist’’ olarak adlandırdı. İkinci kitap ise 2023 sonbaharında yayınlanacak ve merakla bekleniyor. Türkiye’de ise genelde akademik çevrelerde çok tartışılan bir siyasetçi olmasına rağmen, günümüz Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere Türkiye’nin cumhurbaşkanları, başbakanları ve dışişleri bakanları da Kissinger ile görüştü.
Siyasi ve akademik “kutup yıldızı”
Kissinger, Richard Nixon’un dış politikasını belirleyen ve uygulayan akademik kökenli bir siyasetçi. 1970’lerde Watergate skandalı nedeniyle istifa eden Richard Nixon’un ve ardından başkan olan Gerald Ford’un da dışişleri bakanıydı. Özellikle 1974 Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Türkiye’ye uygulanmak istenen silah ambargosuna Başkan Gerald Ford ile birlikte karşı çıktı ancak Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin kararını engelleyemedi. Özellikle dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in Kissinger ile yaptığı görüşmelerde Türkiye’nin ABD Kongresi’nde ve Senatosu’nda Rumlar ve Ermeniler gibi bir lobi desteğine ihtiyacı olduğunu söylemesi, Türkiye’nin bu konuda 1970’lerden itibaren çalışmalara başlamasına neden oldu.
Kissinger başta John F. Kennedy dahil olmak üzere tüm ABD başkanlarına ve dünya genelindeki liderlere de dış politikada bir “kutup yıldızı” olarak yol gösterdi. Washington’da Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) isimli bir düşünce kuruluşunun uzun yıllar başkanlığını yaparak ABD yönetimlerinin dış politika raporlarına da sürekli olarak katkıda bulunmaya devam etti. Niall Ferguson, “Meydan ve Kule” (The Square and the Tower) isimli çalışmasında Henry Kissinger’ın neden tüm dünya liderlerinin “görüşüne başvurduğu” bir kişi olduğunu anlatır. Kitabında, Kissinger’ın sürekli görüştüğü 40 kişinin listesini çıkardığında onun niçin bu kadar güçlü ve etkili olduğunu anladığını yazar. Çünkü bu 40 kişi arasında dünyanın demokratik ve demokratik olmayan tüm dünya liderleriyle iletişim halinde olan bir Kissinger görür. Kendisi günümüzde de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping’e, ABD Başkanı Biden’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar herkese görüş vermeye devam ediyor. Tüm dünya onun basın, kitap ve makaleleri sayesinde güncel sorunlar hakkında neler düşündüğünü merak ederek okuyor. Kissinger, genel okuyucu için de akademik bir ‘’kutup yıldızıdır’’.
Kissinger dünyadaki krizlere ve kriz bölgelerine yönelik yaptığı açıklamalar ve önerdiği çözümlerle de sürekli gündemde. Son olarak Ukrayna-Rusya Savaşı’nın sona ermesi için her iki tarafın savaş öncesi sınırları tanıması gerektiğini söylediğinde özellikle Amerikalı ve Avrupalı siyasetçiler ve entelektüeller tarafından çok eleştirildi.
20. yüzyıl siyasi tarihinin en önemli tanıklarından biri
Kissinger’in sadece siyasetçi olarak değil, bir akademisyen olarak da dünya tarihini en iyi anlayan ve yorumlayan kişilerden biri olması onun tanınması, okunması ve ciddiye alınmasını sağlıyor. 1815 Viyana Kongresi sonrası ortaya çıkan “Yeni Düzen”i anlatan ve her devlet adamının okuduğu “Dünya Düzeni” (A World Restored, Castlereigh and Prince von Metternich) kitabı çok önemli. Dışişleri bakanı olarak Amerikan dış politikasına yön verdiği yılları ise “Beyaz Saray Yıllarım” (White House Years) isimli kitabında anlatıyor. Kitapta Vietnam Savaşı’ndan Şili’deki Pinochet darbesine, Konrad Adenauer’in Berlin duvarından Willy Brandt’ın “Ostpolitik” politikalarına, Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı’ndan Leonid Brejnev’in ‘’Prag Baharı” olarak bilinen Çekoslovakya müdahalesine ve en önemlisi Richard Nixon ile eski Çin Devlet Başkanı Mao Zedong’un “pinpon diplomasisi’’ne kadar 20. yüzyılın en önemli tanıklarından biri olarak yaşadıklarını aktarıyor.
“Çin ve Dünden Bugüne Yeni Çin’’ (On China) isimli çalışması ise Çin’in anlaşılması için çok önemli bir çalışma. Özellikle neredeyse tüm dünya dillerine çevrilen ‘’Dünya Düzeni’’ (World Order) isimli çalışması da diplomasi alanında ve siyaset alanında söz sahibi olmak isteyenleri için bir başvuru kitabı niteliğinde.
Tüm dünyada artık dış politika yapıcıları ve bu alanda çalışanlar için olmazsa olmaz bir eser haline dönüşen “Diplomasi’’ isimli kitabı ise bu deneyimli siyasetçi ve düşünürün en önemli eseri. Türkçeye de çevrilen bu çalışmasının en iyi yorumunu ise Almanca baskısında görüyoruz. Almanca ‘’Die Vernunft der Nationen’’, yani ‘’ulusların aklı’’ olarak çevrilen kitabı, tüm dünyada olduğu gibi derslerimde mecburi okuma olarak verdiğim bir eser.
Son yazdığı “Liderlik” (Leadership) isimli kitabında hepsini şahsen tanıyıp görüş alışverişinde bulunduğu 20. yüzyılın altı siyasi lideri olan Konrad Adenauer, Charles de Gaulle, Richard Nixon, Enver Sedat, Lee Kwan Yew ve Margaret Thatcher’ın politikalarını inceliyor. Bu kitabın da Almanca çevirisinin en iyisi olduğunu düşünüyorum. Kitabın adı ‘’Staatskunst’’ yani “devlet yönetme sanatı” olarak çevrildi ki liderlik de zaten devlet yönetme sanatıdır.
1970’lerde Watergate skandalı nedeniyle istifa eden Richard Nixon’un ve ardından başkan olan Gerald Ford’un da dışişleri bakanıydı. Özellikle 1974 Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Türkiye’ye uygulanmak istenen silah ambargosuna Başkan Gerald Ford ile birlikte karşı çıktı ancak Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin kararını engelleyemedi.
Etkisi bir asır sonra da devam ediyor
Kissinger dünyadaki krizlere ve kriz bölgelerine yönelik yaptığı açıklamalar ve önerdiği çözümlerle de sürekli gündemde. Son olarak Ukrayna-Rusya Savaşı’nın sona ermesi için her iki tarafın savaş öncesi sınırları tanıması gerektiğini söylediğinde özellikle Amerikalı ve Avrupalı siyasetçiler ve entelektüeller tarafından çok eleştirildi. Fakat Kissinger’in uluslararası ilişkiler alanında “gerçekçi okulun’’ (Realist School) temsilcisi olduğu biliniyor. Bu yıl 100 yaşını doldurarak dünyadaki güç dengeleri değişiminin son 70 yıldır tanığı olan biri haline gelmesi, onun görüş ve düşüncelerinin, eleştirilse de, tüm dünya liderleri ve akademisyenleri tarafından dikkate alınmasını sağlıyor.
Kissinger’in 20. yüzyıldaki siyasi ve entelektüel etkisi 21. yüzyılın ilk çeyreğinin bitmesine az bir süre kala halen artarak devam ediyor. Dünyada ondan daha deneyimli bir dışişleri bakanı ve danışman bulunmuyor. Bu satırların yazarı Kissinger ile çok defalar görüşme, görüşlerinden faydalanma ve kitaplarından bilgi edinme ayrıcalığına sahip bir Türk akademisyendir. Kissinger’in ODTÜ yayınlarından çeviri olarak çıkan “Kriz” (Crisis) ve “Amerika’nın dış politikaya ihtiyacı var mı?” (Does America need a foreign policy?) isimli kitaplarını şahsen kendisine verme şansına sahip oldum.
Henry Kissinger’in son 70 yıllık ABD dış politikasında ve dünyadaki gelişmelerde oynadığı rol küçümsenecek bir durum değil. Görüşlerine katılıp katılmamak ayrı bir konu. Fakat Kissinger, tüm siyasi hataları ve akademik doğrularıyla, dünya siyasi tarihinin önemli kişiliklerinden biridir.
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı
Dış Politika Enstitüsü Başkanı
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi