İsrail, Hizbullah Üzerinden Lübnan’ı Vurmak İstiyor

Tansiyonun düşürülmesi için uluslararası aktörler ve Mikati hükümeti arasındaki görüşmeler yoğunlaşsa da Hizbullah Hareketi Lübnan başbakanının etki alanının dışında bulunuyor. Gazeteci Ferhat Tutkal, Hizbullah üzerinden gerilen İsrail-Lübnan ilişkilerinin geleceğini kaleme aldı.

Lübnan-İsrail hattında tansiyon son yılların en yüksek seviyesinde. İsrail ordusu ve Lübnan Hizbullahı arasında 8 Ekim 2023’te başlayan çatışmalarda siviller dahil iki taraftan da 200’den fazla kişi yaşamını yitirdi. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, geçen hafta Lübnan’a karşı düzenlenen bir askeri tatbikatın ardından yaptığı açıklamada, Lübnan sınırında savaş çıkması ihtimalinin yüksekliğine vurgu yaptı[1].

Gerginlik, İsrail’in Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta düzenlediği saldırının sonrasında yeniden yükseldi. 2 Ocak’ta İsrail’e ait insansız hava araçları Hamas ofisine saldırı düzenleyerek Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri ve beraberindeki 6 kişiyi öldürdü.

Saldırının ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın danışmanı Amos Hochstein önce Tel Aviv’e gitti, ardından Beyrut’a geçerek Lübnan Başbakanı Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüştü. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de Aruri suikastinin ardından bölgeyi ziyaret etti. Lübnan Başbakanı Mikati ve Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Aoun ile görüşen Borell, sınırdaki tansiyonu düşürmeye çalıştı. Geçen hafta Davos’ta gerçekleşen 54. Dünya Ekonomik Forumu’na katılan Lübnan Başbakanı Mikati, başta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres olmak üzere ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve çok sayıda Avrupalı siyasi ile İsrail sorununu görüştü.

Hizbullah-İsrail gerilimini azaltmak için Lübnan yanlış adres
Tansiyonun düşürülmesi için uluslararası aktörler ve Mikati hükümeti arasındaki görüşmeler yoğunlaşsa da Hizbullah Hareketi Lübnan başbakanının etki alanının dışında bulunuyor. Bu nedenle İran eksenindeki Hizbullah’ı olası bir savaştan uzak tutmak için yürütülen Lübnan diplomasisi etkisiz kalıyor.

Hizbullah, 1975-1990 yılları arasında gerçekleşen kanlı Lübnan iç savaşı sırasında kuruldu. Şii hareketlerden biri olan Hizbullah iç savaşın ardından silah bırakmayan tek grup oldu. Silah bırakmama sebebinin ise İsrail ile Lübnan arasında tampon oluşturmak ve İsrail’in saldırılarını engellemek olduğunu öne sürdü.

Din ve mezhep temelli kota sisteminin bulunduğu Lübnan’da diğer mezheplere ait grupların silah bırakması, Hizbullah’ın Lübnan siyasetindeki ağırlığının artmasına yol açtı. Cumhurbaşkanının Maruni bir Hristiyan, başbakanın Sünni meclis başkanının Şii bir Müslüman olmak zorunda olduğu, parlamentoda ve kabinede mezhepsel dağıtımların yapıldığı bir ülkede Hizbullah adına Sünni bir başbakanla yapılan görüşmeler etkisiz kaldı.

Hizbullah Hareketi’nin şu anda 20 bin ila 25 bin aktif silahlı mensubunun ve yaklaşık 30 bin yedek personelinin bulunduğu tahmin ediliyor. Hizbullah’ın, askeri gücünün yanı sıra İran başta olmak üzere uluslararası destek alması da Lübnan siyasetindeki konumunu güçlendiriyor. Lübnan’daki diğer siyasi grupların aldığı uluslararası destekler ise bu konuda geride kalıyor.

Kamu kurumlarından özel sektöre birçok alanda kontrol sağlayan Hizbullah, Lübnan’ı tek başına savaşa sürükleyecek güce sahip. Bu kapsamda İsrail-Hizbullah geriliminin düşürülmesinin yolu Tel Aviv’den ve Tahran’dan geçiyor. İran’ın Yemen’deki Husiler ve Lübnan’daki Hizbullah üzerindeki yadsınamaz etkisi düşünüldüğünde, Beyrut’taki diplomatik girişimlerin bölgedeki tansiyonun düşmesine sınırlı etkisi olacağı açık.

Lübnan içerisinde Hizbullah’a yönelik baskı artıyor
İsrail savaş uçaklarının 21 Ocak Pazar günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’un ve kuzeyindeki Trablusşam kentinin üzerinden alçak uçuş yapması İsrail tarafının tansiyonu düşürmeye istekli olmadığını gösteriyor.

Hizbullah’ın etkisinin çok az olduğu Trablusşam’a yönelik kışkırtıcı saldırının, Hizbullah üzerindeki Lübnan baskısını artırmayı amaçlaması ihtimaller arasında. Lübnan, içerisinde Hizbullah karşıtı güçlerin de bulunduğu bir devlet. Hizbullah’ın en büyük rakibi olan Samir Caca liderliğindeki Hristiyan “Lübnan Güçleri Partisi,” ülke içerisinde Hizbullah’a yönelik baskıyı artırıyor. Daha önce birçok kez silahlı çatışma yaşayan iki partinin arasındaki gerilim güney sınırındaki çatışmaların başlamasının ardından tekrar ayyuka çıktı. Samir Caca geçen hafta yaptığı bir açıklamada Hizbullah’ı Lübnan’ı savaş alanına çevirmekle suçladı ve Mikati hükümetini Hizbullah’a çok fazla güç vermekle eleştirdi.

Hristiyan bir grup ise 7 Ocak’ta Beyrut’taki Refik Hariri Havalimanı’na siber saldırı düzenleyerek Hizbullah, İran ve güneydeki çatışmaların aleyhine yazılar yazdı ve ülkenin savaşa sürüklendiğini belirtti. Eylemi gerçekleştirenler, havalimanındaki bilgisayarlara “Biz kimse adına savaşmayacağız.” ifadesini yazmıştı.

Lübnan hükümeti İsrail ile savaşmak istemiyor
Ülke içerisinde huzursuzluk artarken Mikati hükümetinin amacı da tansiyonu düşürmek. Başbakan Necip Mikati, ülkesinin İsrail ile olan güney sınırında uzun vadeli istikrar için görüşmelere hazır olduğunu söyledi. Ancak Mikati’nin Hizbullah’ı etkileme gücünün olmaması Mikati hükümetinin elini bağlıyor.

Ayrıca siyasi ve ekonomik krizlerle boğuşan Lübnan’da Mikati hükümeti geçici statüye sahip. Mayıs 2022 yılında gerçekleşen genel seçimlerin ardından Lübnan tekrar siyasi bir boşluk dönemine girdi. 128 sandalyeli Lübnan parlamentosunda Hizbullah’ın da içerisinde yer aldığı ittifakın 61 vekili var. Ancak hiçbir siyasi grubun tek başına iktidar olamadığı parlamentoda 30 Ekim 2022 tarihinde görev süresi dolan eski cumhurbaşkanının yerine kimse seçilemedi. Cumhurbaşkanı olmadığı için hükümet de geçici statüye sahip ve halihazırda ekonomik krizle boğuşan ülkede istikrarı sağlayamıyor.

Bu nedenle keskin çizgilerle birbirinden ayrılmış toplulukların ve kutuplaşmış siyasetin had safhada yaşandığı Lübnan’da hükümetin tansiyonu düşürmesini beklemek doğru olmayacaktır.

[1]https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-genelkurmay-baskani-kuzeyde-savas-ihtimalinin-eskisinden-yuksek-oldugunu-belirtti/3111865

Ferhat Tutkal
TRT Haber’in Dış Haberler Müdürlüğü’nde muhabir olarak çalışmaktadır.

Son Yazılar