Rusya, uzun süredir bu tehdidin ve kurgunun farkında olduğu için saldırıyı her ne kadar DEAŞ üstlense de arkasındaki gücün ABD, İsrail veya Ukrayna’ya destek olan Batılı ülkeler olduğunu düşünüyor. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, Rusya’da gerçekleşen terör saldırısının arka planını kaleme aldı.
Crocus Belediye binasında ne oldu?
22 Mart 2024 Cuma günü Rusya’nın başkenti Moskova, tarihinin en büyük terör saldırılarından birini yaşadı. Çok sayıda masum insanın hayatına mal olan Crocus Belediye binasına düzenlenen terör saldırısı, Beslan trajedisinden sonra yaşanan 2’nci büyük saldırı oldu. Crocus City Holl-Belediye Kültür Merkezi konser salonunda, 4 kişi silahlı saldırıda bulundu. Binada saldırı sonrası yangın çıktı. Rus medyası, saldırganların “otomatik silahlarla ateş açtığını” ve “el bombası veya yangın bombası atarak yangına yol açtığını” bildirdi. Saldırıda şimdiye kadar 135 kişinin öldüğü açıklandı. Ayrıca olayda 100’den fazla kişi de yaralandı. Saldırıyı gerçekleştirdiğinden şüphelenilen 4 kişi, cuma gecesi Rusya’nın Ukrayna sınırı yakınında Bryansk bölgesinde gözaltına alındı. Federal Güvenlik Servisi (FSB), saldırıdan sonra suçluların “Rusya Federasyonu ve Ukrayna sınırını geçme niyetinde olduklarını ve Ukrayna tarafıyla ilgili temaslarda bulunduklarını” iddia etti. Belarus’un Rusya büyükelçisi ise Belarus özel servislerinin cuma gecesi Rusya’ya teröristlerin sınırdan kaçmasının engellemesinde yardımcı olduğunu söyledi.
Bu saldırıda planlama ve kurgu genel olarak bazı ülkelerin dış istihbaratlarının kullandığı örgütsel bir saldırı gibi duruyor.
Rus devlet medyası gözaltına alınanların tamamının yabancı uyruklu olduğunu bildirdi. Saldırgan olduğu iddia edilenlerden biri saldırıyı gerçekleştirmesi için kendisine yarım milyon ruble (yaklaşık 5 bin dolar) sözü verildiğini söyledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, toplam 11 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin Moskova’nın kuzeyinde bir pansiyonda buluştukları ve 4 failden en az 2’sinin yalnızca “10-12 gün önce” görüştüğü belirtildi. Crocus Belediye binasına gittikleri ve kaçmak için kullandıkları arabanın bir akraba bağlantısı aracılığıyla satın alındığı tespit edildi. Saldırının yapıldığı Picnic grubunun konseri için yaklaşık 6 bin 500 biletin satıldığı bildirildi.
Terör saldırısının amacı neydi?
Terör saldırısının ardından DEAŞ’a bağlı Amaq haber ajansı Telegram’da yayınladığı kısa bir açıklamayla saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bu noktada, DEAŞ’ın kendisinin düzenlemediği saldırıların sorumluluğunu üstlendiği bir geçmişe sahip olduğunu da belirtmekte fayda var. Saldırının sorumluluğunu üstlenen DEAŞ’ın silahlı grubuna bağlı, Afganistan ve İran’da faaliyet gösteren DEAŞ-Horasan Eyaleti (ISKP), aslında 2017 yılından beri Rusya ile savaş halinde olduğunu ilan ediyor. DEAŞ-K olarak da adlandırılan bu grup, terör örgütünün Afganistan ve çevre bölgelerde faaliyet gösteren kolu olan DEAŞ-Horasan olarak anılıyor. Bu grup 2014 sonlarında doğu Afganistan’da ortaya çıktı. DEAŞ-Horasan grubunun 2014 yılından beri Rusya’yı tehdit ettiğini biliyoruz. Hatta bir hafta önce Rus güvenlik güçleri Kaluga’da bir sinagoga yapılacak saldırıyı engellediklerini açıkladılar.
Terör saldırısının Ukrayna ile ilişkilendirilmesi Rus toplumunu duygusal ve belki de askeri açıdan Ukrayna’daki savaşa katılım ve destek açısından da etkileyebilir.
Genel olarak bakıldığında bu saldırıda amacın Rusya’yı Müslümanlarla karşı karşıya getirerek “Asıl savaşınız Ukrayna’da Hristiyanlarla, İsrail’de Yahudilerle değil Müslümanlarladır.” anlayışına geri dönmesi için uyarmak olduğu düşünülebilir. Rusya, uzun süredir bu tehdidin ve kurgunun farkında olduğu için saldırıyı her ne kadar DEAŞ üstlense de arkasındaki gücün ABD, İsrail veya Ukrayna’ya destek olan Batılı ülkeler olduğunu düşünüyor. Bu militanların çoğu birbirini önceden tanımıyorlar. Çok profesyonel değiller. Teröristlerin hepsinin Rusça’yı son derece kötü konuştuğu ya da kötü konuşuyormuş gibi yaptığı ve birinin bir tercüman aracılığıyla Tacikçe iletişim kurduğu bildirildi. Terör saldırısının sanki para için gerçekleştirildiği algısı verildi. Saldırıda kullanılan kalaşnikofları Rusya’daki organizatörlerin temin ettiği anlaşılıyor. Bu silahları elde etmek Rusya’da artık hiç de zor değil. Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rus paralı askerler kendi silahlarını kolayca ülkenin her yerinde satabiliyor.
Teröristlerin Moskova’nın kuzeyindeki bir pansiyonda buluşmaları ve birbirlerini pek tanımıyor olmaları ise profesyonelce bir kurguyu andırıyor. Bu kurgu genelde İsrail’in İkinci Dünya Savaşında görev almış ve kaçak olarak başka ülkelerde yaşayan eski Nazileri avlamakta kullandığı gönüllü birliklerin stratejisine benziyor. Mossad’ın sıkça kullandığı bu taktik sayesinde kayıp ve yakalanma olması halinde organizasyonun liderlerine ulaşılamıyor. Bu saldırıya katılan 4 militandan en az 2’sinin yalnızca “10-12 gün önce” tanışması bir örgütten çok bir devlet istihbarat organizasyonu izlenimini veriyor. Zaten militanların saldırı anında yayınlanan görüntülerinde silah kullanmalarına bakacak olursak profesyonel olmadıkları, bazılarının savaşta veya çatışmada bulunmadığı da anlaşılabilir. Genel olarak saldırı, planlanmasına ve kurgusuna bakıldığında bazı ülkelerin dış istihbaratları tarafından kullanılan örgütsel bir eylem gibi duruyor.
Teröristlerin yakalandıktan sonra canlı ifadelerine bakılacak olursa onları bu saldırıya iten ana sebebin ne olduğu belli olmuyor. Sadece para için böyle bir saldırı yapmaları ise tutarlı değil. Bu insanları tam olarak neyin birbirine bağladığı, onlara hangi güdülerin rehberlik ettiği belki ileriki zamanlarda ortaya çıkabilir. Rusya’nın Moskova saldırısı ile Suriye’de Rusya’ya karşı mücadele eden ve şu anda Ukrayna’da bulunan Abdulhakim Şişani ve ekibiyle bağlantı kurması muhtemeldir. Ancak Çeçenlerin bu tür saldırılar gerçekleştirmediği göz önüne alındığında Şişani ile bir bağlantı şüpheli olacaktır. Çünkü onlar genelde bu tür saldırılar yerine cephede savaşmayı tercih ediyorlar.
Kim ne tepki verdi?
Moskova’daki terör saldırısının dünya liderleri tarafından kınanması hızlı oldu. Belarus Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı saldırıdan hemen sonra kınama mesajı yayınladılar. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Putin’i arayarak başsağlığı diledi ve terörle mücadelede destek açıklaması yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Beyaz Saray sözcüsü John Kirby, saldırıyı kınadılar. Birleşik Krallık adına İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, ülkesinin “düşüncelerinin tüm kurbanların ve yaralıların aileleriyle birlikte olduğunu” ifade etti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da benzer duygular dile getirdi.
Bunun dışında Çin, Polonya Fransa, Hindistan, Suudi Arabistan, Afganistan, Küba, İtalya, Venezuela, Japonya, İsrail, Filistin, Malezya, İspanya, Suriye, Norveç, İsveç, Danimarka, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Yunanistan, Güney Afrika, İzlanda, Belçika gibi ülkeler de diplomatik misyonlar üzerinden saldırıyı kınadıklarını duyurdular. Birleşimiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi bunu “iğrenç ve korkakça” bir saldırı olarak nitelendirirken, Genel Sekreter Antonio Guterres olayı “mümkün olan en güçlü ifadelerle” diyerek kınadı. NATO Sözcüsü Farah Dakhlallah, askeri ittifakın saldırıyı “kesinlikle” kınadığını söyledi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de saldırıyı kınayanlar arasındaydı. Hamas da Moskova’daki terör saldırısını kınadı ve Rusya halkına başsağlığı diledi.
Putin, televizyondan ulusa hitaben yaptığı konuşmada, Pazar günü ulusal yas ilan ederek saldırıyı “barbarca bir terör eylemi” olarak nitelendirdi. Putin, teröristlerin ön verilere göre sınırı geçmeleri için bir “pencere/kaçış kapısı” hazırlanmış olan Ukrayna’ya doğru hareket ederek kaçmaya çalıştıklarını açıklayarak Ukrayna’yı teröristlere yardım etmekle suçladı. Putin, Rusya’nın en zor zamanlarda her zaman daha da güçlü olduğunu, şimdi de öyle olacağını ilan etti. Rus İç Güvenlik Servisi FSB, saldırının dikkatlice planlandığını ifade ederek saldırganların Ukrayna tarafında bağlantılarının olduğunu öne sürdü.
Ukrayna ise Rusya’nın saldırıyı Ukrayna ile bağdaştırmaya yönelik açıklamalarını reddetti. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Mykhailo Podolyak cuma günü yaptığı açıklamada, Kiev’in saldırıyla hiçbir ilgisi olmadığını ifade etti. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı iddianın Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını körüklemek için kullanılabileceğini öne sürdü. Rusya’nın bu saldırıyı her ne şartta olursa olsun Ukrayna ile ilişkilendirmesi mümkündür. Hatta saldırganların Ukrayna’ya kaçma girişimleri daha çok geri teslim edilmeyecekleri düşüncesi veya onları bu saldırıya itenlerin yönlendirmesiyle de olabilir. Terör saldırısının Ukrayna ile ilişkilendirilmesi Rus toplumunu duygusal ve belki de askeri açıdan Ukrayna’daki savaşa katılım ve destek açısından da etkileyebilir.
Prof. Dr. Salih Yılmaz
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi