Özellikle Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin de istikrarlı bir düzleme oturması Irak’ın iç sorunlarının aşılmasında önemli bir payı olacak
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman, Irak merkezi hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) arasındaki anlaşmazlıkları ve son dönemde iki taraf arasında oluşan “kazan-kazan” durumunu kaleme aldı.
Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin 2003’te devrilmesiyle yeni bir siyasi dönem başladı. Bu dönemde, Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkiler sürekli gergin bir seyir izledi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) de merkezi hükümetin zayıflığını kullanarak otonomisini güçlendirdi. Ancak son yıllarda Bağdat, iç ve dış politikada sağladığı denge ve istikrar sayesinde otoritesini pekiştirmeye başladı. 2021’de yapılan parlamento seçimlerinin ardından Muhammed Şiya es-Sudani başbakanlığında kurulan hükümet, devlet kurumsallaşması ve otoritesini güçlendirirken bir taraftan da iç problemlerine çözüm arıyor. Bu noktada, özellikle Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin de istikrarlı bir düzleme oturmasının Irak’ın iç sorunlarının aşılmasında önemli bir payı olacak. Nitekim, son dönemde Erbil ve Bağdat arasında yürütülen müzakereler ilişkilerin geleceğine dair olumlu yönde sinyaller veriyor.
Irak merkezi hükümeti ve IKBY arasındaki anlaşmazlıklar nasıl şekillendi?
Saddam Hüseyin’in devrilmesi sonrasında Irak’ta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öncülüğündeki koalisyon güçlerinin desteğiyle kabul edilen yeni anayasa, IKBY’ye geniş yetkiler tanıdı. Bu durum, Erbil’in kendi petrol kaynaklarını yönetmesine ve uluslararası piyasalara satmasına olanak sağladı. 2013 yılında Erbil’in Bağdat’ın onayı olmadan Türkiye’ye petrol ihraç etmeye başlaması merkezi hükümetle büyük bir çatışmaya yol açtı. Petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda süregelen anlaşmazlıklar, 2014 yılında Bağdat’ın IKBY’ye yapılan bütçe transferlerini durdurmasıyla daha da derinleşti. Bu kesinti Erbil’i mali bir krize sokarak memur maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma getirdi.
Merkezi otoritenin güçsüzlüğü, işgal şartları, terör ve güvenlik problemleri, iç çekişmeler gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkan siyasi, idari ve askeri güç boşlukları nedeniyle IKBY anayasal sınırları dışında alan kazandı ve buralarda idari, fiili ve askeri bir güç tahakküm etti. Ancak 2017’de IKBY’nin yaptığı bağımsızlık referandumu, IKBY’ye kazanç sağlamak yerine gerileme sürecinin başlangıcı oldu. Bu süreçten sonra IKBY’de stratejik ittifak içerisinde olan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) çatışma noktasına gelirken, Bağdat da IKBY’nin anayasal sınırları dışında kontrol ettiği alanların kontrolünü geri aldı. Ayrıca söz konusu referandum IKBY’nin dış politikada da baskıya uğramasına sebep oldu. Özellikle, Türkiye’nin IKBY ile ilişkileri sekteye uğrarken Türkiye ve Irak merkezi hükümeti arasında sınırda ortak askeri tatbikat yapmaya kadar varan bir yakınlık oluştu. Bu referandum, bölgedeki siyasi istikrarsızlığı artırarak Erbil’in Bağdat karşısında zayıf kalmasına yol açtı.
Bu süreçte, KDP ve KYB arasındaki ilişkilerin bozulması IKBY’nin iç siyasi dinamiklerini de derinden etkiledi. KYB, Bağdat ile ilişkilerini güçlendirmeye başladı ve merkezi hükümetle daha yakın bir işbirliği geliştirdi. Bu durum KYB’nin Erbil’deki siyasi pozisyonunu güçlendirdi. Ancak aynı zamanda IKBY içindeki siyasi istikrarı zayıflattı. KYB’nin merkezi yönetimle olan ilişkilerini güçlendirmesi, KDP’nin Bağdat’a karşı daha yalnız kalmasına yol açtı. KYB, merkezi hükümetle işbirliği yaparak IKBY’nin Bağdat’a olan bağımlılığını artırdı ve KDP’nin etkisini sınırladı. Böylece, iç politikadaki uyumu bozulan IKBY’nin yürütücü gücü olan KDP, siyasi konsolidasyonunu sağlamakta zorlanırken bölgenin yönetimi konusunda problemler yaşamaya başladı.
Buna karşılık Bağdat yönetimi ise daha önceki dönemlere nazaran iç siyasette yakaladığı uyum ve kısmı istikrarın yanı sıra dış politikada da ikili ilişkiler geliştirdi. Bağdat hükümeti uluslararası toplantıların düzenlenmesi, İran ve Suudi Arabistan arasında sağlanan arabuluculuk faaliyetleri gibi adımlarla da dış politikada prestij ve güven oluşturma çabasına girdi. Bu durum, Bağdat merkezi hükümetinin özgüvenini artırıcı bir rol oynadı. Özellikle Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani merkezi yönetimi güçlendirecek ve Irak’ın egemenliğini pekiştirmeyi sağlayacak adımlar attı.
Bu noktada, Bağdat özellikle Irak Federal Yüksek Mahkemesi’nin (IFYM) aldığı kararlarla IKBY’ye karşı konumunu güçlendirirken federal otoritesini de pekiştirdi. Bağdat hükümeti Şubat 2024’de IKBY’deki memur ve emekli maaşlarının kamu bankaları tarafından ödenmesi yönünde bir karar aldı. Ancak IKBY karar doğrultusunda maaş ödenecek peşmerge güçleri dahil olmak üzere kişilerin listesini Bağdat’a teslim etmekte direndi. Daha sonra, IKBY’deki sosyal baskıyı kaldıramayan KDP listeleri teslim etmek durumunda kaldı ve böylece maaşlar ödenebildi. Mevcut durumda özel güvenlik birimlerinin dışında bütün listeler Bağdat’a teslim edildi.
Bu olaya ek olarak, IFYM’nin IKBY Parlamentosu’nun görev süresinin dolduğuna yönelik karar alması ve IKBY Bağımsız Seçim ve Referandum Komisyonu’nun görevden uzaklaştırılması, petrol ihracatı konusunda anlaşmanın sağlanamaması ve Uluslararası Mahkeme tarafından alınan karar neticesinde Irak’ın petrol ve doğalgaz kaynaklarının yönetiminde Bağdat’ı güçlendirecek bir ortamın oluşması Bağdat-Erbil ilişkilerinde Bağdat lehine bir zeminin oluşmasına neden oldu. Ancak bu noktada Bağdat’ın uzlaşmacı tavrının da önemli olduğunu söylemek yerinde olacak. Zira Bağdat KYB ile iyi ilişkileri olmasına rağmen, KDP’yi de ötekileştirmeden ülkesel bir uyum yakalama peşinde.
Petrol meselesine ortak çözüm
Bu noktada, Bağdat ve Erbil arasında kilit haline gelen petrol konusu da çözüme kavuşturulmak isteniyor. Zira, Irak merkezi hükümetinin başvurusu sonucu Uluslararası Tahkim Mahkemesi 25 Mart 2023’ten itibaren IKBY’den petrol ihracatını askıya aldı. Bu karardan önce, IKBY’den günlük yaklaşık 450 bin varil petrol dünya pazarlarına ihraç ediliyordu. Bu durum Irak’ın da gelirlerini sekteye uğratmıştı. Bu nedenle, Irak merkezi hükümeti ve IKBY arasında petrol konusundaki anlaşmazlığı bir sisteme bağlamak için görüşmelere başlandı. Nitekim en son 8-9 Haziran 2024’te Irak Petrol Bakanlığı ve IKBY yetkilileri arasında varılan uzlaşı sonucu uluslararası şirketlerin IKBY ile yaptıkları anlaşmaları, Irak merkezi hükümetine devretmesi kararlaştırıldı. Bunun karşılığında IKBY’nin söz konusu şirketlere ödemesi gereken 1 milyar dolar borcu da üstlenen Irak merkezi hükümeti bunu 10 yılda ödeyeceğini taahhüt etti. Ayrıca, Irak merkezi hükümeti IKBY’nin daha önce 22 dolar olarak belirlediği ham varil petrolün fiyatını da 8 dolarda sabitleyerek IKBY’nin elde ettiği gelir fazlasını da kontrol altına aldı. Böylece, petrol meselesine ortak bir çözüm bulundu. Buradan hareketle yakın zamanda Türkiye ve Irak arasındaki petrol akışının da yeniden başlaması bekleniyor.
Türkiye faktörü
Bu noktada, Türkiye’nin de Bağdat’la ilişkilerde yakaladığı yüksek ivmenin yanı sıra Erbil ve Bağdat arasındaki diyaloğu destekleyici adımlar atması önemli. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretinde Bağdat ve Erbil temasları destekleyici adımlar atıldığını açık bir biçimde gösterdi. Bu noktada, “Irak’ın geleceği” olarak bakılan Kalkınma Yolu Projesi konusunda atılan ve atılması planlanan adımların, Erbil ve Bağdat arasındaki sorunların çözülmesindeki istekliliği artırdığı da görülüyor. Zira Irak’ın ülkesel gerçeklikleri dikkate alındığında, Irak merkezi yönetiminin Irak’ın kuzeyinde tam bir otorite sağlayabildiğini söylemek zor. Bu nedenle, merkezi yönetim Irak’ın kuzeyindeki fiili gücünü koruyan KDP ile de uyumu önemsiyor. Bağdat hükümetindeki olası bir kargaşa veya Kürt tarafının kendi arasında konsolide olması Bağdat lehine değişen dengeyi erozyona uğratabilir. Bu nedenle, Bağdat hükümeti baskıyı koruyarak uyum yakalamaya çalışıyor. Bunu yaparken de anlaşmaları mümkün olduğunca hukuki ve legal bir zemine oturtuyor.
Nihayetinde Bağdat’ın iç ve dış politikada sağladığı denge ve istikrar, merkezi otoritenin güçlenmesine imkan tanıdı. Erbil ise mali ve siyasi açıdan zor bir döneme girerken, Bağdat’ın zorlayıcı politikalarına boyun eğmek zorunda kaldı. KDP ve KYB arasındaki iç siyasi anlaşmazlıklar, IKBY’nin Bağdat karşısındaki pozisyonunu daha da zayıflattı. Gelecekteki ilişkilerin daha yapıcı bir zemine oturması için her iki tarafın da diyalog ve işbirliğine açık olması her iki taraf açısından da anlaşılan bir durum. Türkiye, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteklediği Kalkınma Yolu Projesi, bu süreçte önemli bir rol oynayabilir. Bu proje, bölgesel işbirliğini artırarak ekonomik kalkınmayı teşvik edecek ve Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesine katkı sağlayabilecek nitelikte. Bununla birlikte, projenin sürdürülebilirliği açısından Bağdat-Erbil uyumu önemli olacak. Mevcut durum itibariyle her iki taraf da bunun farkında. Şimdilik Bağdat’ın kazanımları bir nebze ağır basıyor olsa da iki taraf arasında ”kazan-kazan” durumunun ortaya çıktığını söylemek yanlış olmaz.
Dr. Bilgay Duman
ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü