Bölgedeki İran desteğinin devam etmesini isteyen Erivan, İsrail karşıtı bir hamleyle bunu temin etmeye çalışıyor. University of York’tan Burak Çalışkan, Ermenistan’ın Filistin’i devlet olarak tanıma sürecinin altında yatan sebepleri kaleme aldı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan liderliğindeki hükümet, 21 Haziran’da Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanıdı. Erivan tarafından yapılan açıklamada, uluslararası hukuka, halkların eşitliğine, egemenliğine ve barış içinde bir arada yaşama ilkelerine olan bağlılık vurgulanarak, Filistin’i devlet olarak tanıdıkları ifade edildi. İsrail’in 7 Ekim’den itibaren Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği yıkıcı saldırılar sonrası İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya’nın Filistin’i resmen tanıma kararı almasının ardından Ermenistan dış politikasının aldığı karar, bölgesel dinamikler açısından dikkat çekicidir.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun Gazze’deki ateşkes çağrısını vurgulayan Erivan, bölgede iki devletli çözümü desteklediklerini belirtti. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, sivil nüfusa karşı şiddeti, sivil altyapıya yönelik saldırıları ve silahlı çatışma sırasında sivillerin rehin alınmasını kesinlikle reddettiklerini ve bu eylemlerin koşulsuz bir şekilde durdurulmasını içeren uluslararası toplum taleplerine katıldıklarını vurguladı. Ermenistan’ın attığı bu adıma İsrail şiddetle tepki gösterirken, Filistin devleti karardan duydukları memnuniyeti içeren yazılı bir açıklama yaptı.
Dış politikada yön arayışı
2018 yılında iktidara gelen Paşinyan, özellikle 2020’de kaybettiği 2.Dağlık Karabağ Savaşı’nın ardından dış politikada daha gerçekçi ve uzlaşmacı bir tutum sergiliyor. Paşinyan, ülkesini izolasyondan çıkarmak ve dışa bağımlı olan sorunlu ekonomisini toparlayabilmek için Türkiye ve Azerbaycan ile diplomatik görüşmelerini sürdürüyor. Ermenistan dış politikasında sınır, anklavlar ve Karabağ’daki dönüşüm gibi oldukça problemli konularda, çözüm odaklı bir politika takip ediliyor. Bağımsızlıktan 2018 yılına kadar ülkeyi yöneten, nefret temelli Türk düşmanlığını savunan Karabağ Klanı ve Ermeni diasporasının yoğun muhalefetine rağmen hem iç hem de dış politikada reform odaklı adımlar atılmaya devam ediliyor.
Uzun yıllar Rusya ile yakın ilişkilere sahip olan Ermenistan, Paşinyan liderliğiyle birlikte ülkedeki Rus nüfuzunu kırmaya çalışan bir politika takip ediyor. Muhalefette olduğu dönemde de Moskova karşıtı söylemleriyle tanınan Paşinyan, 2020’deki savaşın ardından bu düşüncelerini daha net şekilde uygulamaya başladı. Özellikle Şubat 2024’te Erivan’ın Moskova liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne (KGAÖ) Ermenistan’ın katılımını askıya aldıklarını açıklaması, Ermeni dış politikasındaki “eksen kayması” tartışmalarını gündeme getirdi. Ayrıca ülkede bulunan Rus askeri üssünün kapatılması da pek çok kez gündeme getirilen hususlar arasında oldu. Paşinyan’ın başlattığı bu söylem değişikliğine, Ermeni halkının hukuksal ve ekonomik reform talepleri de eşlik etti.
Ermenistan’ın Batı dünyasıyla daha yakın ilişkiler kurma arayışı, Avrupa Birliği (AB) ülkeriyle yakınlaşmasını gündeme getirdi. Erivan hükümeti, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) etki sahibi olan Ermeni diasporasının dışında, doğrudan Ermenistan’ın kalkınması için de bu ülkelerdeki girişimlerini sürdürdü. Nitekim geçtiğimiz aylarda Ermenistan ile AB arasında önemli bir zirve gerçekleştirilerek Ermenistan’daki reformlar için finansal bir kaynak oluşturuldu. Bazı Avrupa ülkelerinin Filistin’i tanıdığı ve ateşkes isteğini vurguladığı bir dönemde, Erivan’ın da benzer bir politika takip etmesi önemlidir. Aslında Avrupa’nın büyük devletleri İsrail yanlısı bir tutum sergilese de Ermenistan’ın Filistin’i tanıması, Paşinyan’ın uluslararası normlara uyma eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Kararın arkasındaki bölgesel dinamikler
Ermenistan’ın Filistin’i tanıması, bölgesel dinamikler üzerinde de etki yaratabilir. Erivan yönetimi, Güney Kafkasya’da Türkiye ve Azerbaycan ile uzlaşmak istese de çeşitli ittifaklara ihtiyaç duyuyor. Uzun yıllar bölgede Ermenistan’ın garantörü gibi hareket eden Rusya, artık daha dengeli bir politika takip ediyor. Bu sebeple bölge ülkeleri arasında Ermenistan’ın tek destekçisi olarak İran ön plana çıkıyor. 1. ve 2. Karabağ Savaşları sırasında Azerbaycan karşısında Ermenistan’ı destekleyen İran, açıklamalarıyla bu tutumunu sürdürdüğünü gösteriyor. Bölgedeki İran desteğinin devam etmesini isteyen Erivan, İsrail karşıtı bir hamleyle bunu temin etmeye çalışıyor.
Filistin Devleti’ni 1992 yılında tanıyan ve Filistin halkının yanında olduğunu her fırsatta belirten Azerbaycan ise İsrail ile yakın ilişkilere sahiptir. İsrail özellikle silah tedariği konusunda Bakü’nün önemli ortaklarından biridir. Güney Kafkasya’daki jeopolitik hesapların yol açtığı bu ittifak, İran gibi Ermenistan’ı da rahatsız ediyor. İsrail’in Azerbaycan’a verdiği desteğin çıkarlarına aykırı olduğunu düşünen Erivan, Filistin devletini tanıyarak diplomatik olarak İsrail’e bir karşılık veriyor.
Ermenistan halkı, Paşinyan’ın diğer pek çok dış politika kararında olduğu gibi 2 farklı görüşe ayrılıyor. Ülkede Filistin’i tanıma kararı bazı kesimler tarafından olumlu karşılanırken, bazı kesimlerde ise bu karar eleştiriliyor. Olumlu bakanlar bu adımın Ermenistan’ın uluslararası itibarı açısından önemli olduğunu ve İslam dünyası başta olmak üzere uluslararası toplumla ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olacağını savunuyorlar. Bu kararı eleştirenler ise Ermenistan’ın ABD ve Fransa gibi geleneksel müttefikleriyle olan ilişkilerini olumsuz etkileyebileceğini ifade ediyorlar. Ayrıca Güney Kafkasya’daki dinamikler açısından İsrail’in Ermenistan’a yönelik daha agresif bir tutum takınmasından endişe duyan bir kesim de söz konusudur.
Burak Çalışkan
Orta Asya siyaseti, Rus dış politikası ve Avrasya jeopolitiği konularında çalışmaktadır. University of York’ta doktora çalışmalarına devam etmektedir.