Anayasasında Azerbaycan’a karşı toprak iddiası olan bir ülkeyle Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tanınmasına ilişkin imzalanan bir anlaşma hukuken geçerli olamaz. Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi’nde Dış Politika Analizi Bölümü Başkanı Dr. Cavid Veliyev, Güney Kafkasya’da barışın tamamen sağlanması için Ermenistan anayasasının neden değişmesi gerektiğini kaleme aldı.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında devam eden müzakerelerde barış metni üzerinde anlaşmalar sağlanmak üzere. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev son açıklamalarında Ermenistan ile barış metni üzerinde yüzde 80 anlaşmaya varıldığını açıkladı. Aliyev aynı zamanda barış metninin imzalanması önündeki en büyük engelin Ermenistan Anayasası olduğunu söyledi. Bu bağlamda Aliyev, Ermenistan Anayasası değiştirilmeden barış anlaşmasının imzalanamayacağını da söyledi.
Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi ne söylüyor?
Ermenistan anayasasının girişinde atıfta bulunulan Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’ne göre uluslararası alanda tanınan Azerbaycan toprağı Karabağ hukuken Ermenistan toprağı olarak kabul ediliyor. 23 Ağustos 1990’da kabul edilen Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’nde ilgili cümle aynen şöyledir: ”Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Konseyi ve Dağlık Karabağ Ulusal Konseyi’nin 1 Aralık 1989 tarihli ‘Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Dağlık Karabağ’ın yeniden birleşmesi hakkında’ ortak kararı temelinde, demokratik ve hukuki bir devlet kurmayı amaçlıyor.”
Aynı zamanda Ermenistan’ın, Türkiye ile sürdürdüğü normalleşme sürecinin kalıcı ve başarılı olması için de anayasasını değiştirmesi gerekiyor. Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. Maddesi’nde Türkiye’nin güneydoğu bölgesinden “Batı Ermenistan” olarak bahsedilerek sadece Azerbaycan’a karşı değil aynı zamanda Türkiye’ye karşı da hukuken toprak talebi bulunuyor. Bu nedenle, Sovyetler Birliği sonrasında Türkiye ve Ermenistan arasında diplomatik ilişkiler kurulamadı. Türkiye, Ermenistan’dan toprak bütünlüğünün tanınmasını öngören 1921 Kars Antlaşması’nın da yer aldığı bir protokolün imzalanmasını istedi. Ancak Ermenistan bu protokolü imzalamadı ve taraflar arasında diplomatik ilişkiler bu sebeple kurulamadı.
Ermenistan hükümetinden anayasa değişikliğine yeşil ışık
Mevcut Ermenistan iktidarı uzun bir süre ülke anayasasının değiştirilmesinin Ermenistan’ın iç işi olduğunu iddia etti. Ancak hükümet de sonunda anayasanın değiştirilmesi gerektiğini kabul ediyor. Hatta Ermenistan’da bunun için bir komisyon kuruldu ve anayasanın 2027’de değiştirilmesi öngörülüyor. Bu noktada, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın iç politika hesapları da bulunuyor. Çünkü muhalefet Paşinyan’ın normalleşme adına attığı her adımı iç politikada mücadele malzemesi olarak kullanıyor.
Anayasada değişiklik için geçerli üç neden
İçinde Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı hukuken toprak talepleri bulunan mevcut anayasa, bölgede kalıcı ve uzun dönemli barışa karşı tehdit oluşturuyor. Azerbaycan bu tehdidin ortadan kalkması için Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesini istiyor. Bunun talebin altında yatan üç temel neden bulunuyor.
Birincisi, devam eden barış görüşmelerinin temel mantığı Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğini tanımasıdır. İki ülke arasında gerçekleşen iki Karabağ Savaşı da Ermenistan’ın Azerbaycan toprak bütünlüğünü tanımaması ve ihlal etmesiyle yaşandı. 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan’ın barış anlaşması için Ermenistan’a teklif ettiği beş madde arasında tarafların karşılıklı olarak toprak bütünlüklerini tanıması gerektiği önemle belirtiliyor. Ancak, Ermenistan Anayasası değişmezse bu barış anlaşması hukuken geçersiz sayılır. Yani, anayasasında Azerbaycan’a karşı toprak iddiası olan bir ülkeyle Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tanınmasına ilişkin imzalanan bir anlaşma hukuken geçerli olamaz.
İkincisi, Ermenistan’da uluslararası anlaşmalar yürürlüğe girmeden önce sırasıyla Ermenistan hükümeti, Anayasa Mahkemesi ve ardından Ermenistan Parlamentosu tarafından onaylanıyor. Ermenistan Anayasa Mahkemesi hükümetin imzaladığı uluslararası anlaşmaların Ermenistan Anayasası’na uygunluğunu denetliyor. Nitekim Türkiye ve Ermenistan arasında 2010’da imzalanan Zürih Protokolleri, Ermenistan Anayasa Mahkemesi tarafından onaylandı. Ancak mahkeme bu protokollerin Ermenistan Anayasası ve Bağımsızlık Bildirgesi’ne aykırı yorumlanamayacağı şerhini de düştü. Yani Türkiye, Ermenistan ile 2007-2009 yılları arasında efor sarf ederek yürüttüğü diplomatik sürecin sonunda imzalanan Zürih Protokolleri ile toprak bütünlüğünün tanınmasını bekliyordu. Ancak Ermenistan, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla Türkiye’ye karşı toprak ve sözde soykırım taleplerini sürdürdü. Böylelikle, yürütülen normalleşme süreci boşa düştü.
Mevcut durumda da Azerbaycan ile imzalanan barış anlaşması Anayasa Mahkemesi tarafından onaylanır fakat bu barış anlaşmasına mahkeme tarafından şerh düşülürse, iki ülke arasında devam eden barış süreci Zürih Protokolleri örneğinde olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlanır.
Son olarak, barış anlaşmasının Başbakan Paşinyan’ın iktidarda olduğu bu dönemde imzalandığını ve ardından hükümet, Anayasa Mahkemesi ve Ermenistan Parlamentosu tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiğini varsayalım. Ermenistan Anayasası değişmediği takdirde yıllar sonra Ermenistan’da daha milliyetçi ve revizyonist bir iktidar başa gelebilir. Bu iktidar imzalanan barış anlaşmasının Ermenistan anayasasına aykırı olması nedeniyle mahkemeye müracaat edebilir ve barış anlaşmasını sona erdirebilir. Böylece Ermenistan ve Azerbaycan arasında yeni bir savaş ortaya çıkar ve barış anlaşmasının bir anlamı kalmaz. Bu tarz durumların yaşanmaması için Ermenistan Anayasası değişmelidir. Dolayısıyla, Ermenistan anayasasının değişmesi sadece Azerbaycan’ın talebi değil, aynı zamanda Güney Kafkasya’da kalıcı barışın sağlanması için devam eden barış anlaşması metninin yani hukukun talebidir.
Öte yandan, Azerbaycan’ın anayasa değiştirme talebi Ermenistan ile normalleşme sürecinde bir ön şart değildir. Yani, Ermenistan ile normalleşme müzakereleri birçok alanda devam ediyor. Sınırların netleşmesi, barış anlaşması metninin maddeleri üzerinde anlaşmaya varılması, bölgesel iletişim ve ulaşım hatlarının açılması üzerine müzakereler başarılı şekilde devam ediyor. Azerbaycan’ın, Ermenistan Anayasası’nın değişmesini isteme nedeni geleceğe yönelik kalıcı ve istikrarlı bir barış istemesidir. Kısacası Azerbaycan, altı mayınlanmış bir barış anlaşması istemiyor.
Birçokları Paşinyan’ı bölgesel barış açısından bir fırsat olarak görüyor ve Paşinyan’ın bir an önce Ermenistan’daki radikal milliyetçilere şans vermeden Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesini ve Azerbaycan ile barış anlaşması imzalamasını istiyor. Ancak yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı anayasa değiştirilmeden imzalanacak barış anlaşması hukuken sorunlu bir anlaşma olabilir. 1990’da kabul edilen Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi, Türkiye ve Azerbaycan’ı düşman olarak gören ve o dönemde Ermenistan’a hakim Taşnakların siyasi ideolojisinin ürünüdür. Eğer Nikol Paşinyan uluslararası toplumda pragmatik ve rasyonel bir politikacı olarak kabul görmek istiyorsa Taşnaklar’ın siyasi ürününe sahip çıkmamalı ve barış için ülkesinin anayasasını değiştirmelidir.
Dr. Cavid Veliyev
Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Dış Politika Analizi Bölüm Başkanı