Bakü’de Düzenlenecek BM İklim Zirvesi’nde Finansman Konusu Öne Çıkacak

Azerbaycan’ın ev sahipliğinde başlayacak Birleşmiş Milletler (BM) COP29, jeopolitik çatışmalar ve küresel istikrarsızlıkların yaşandığı bir dönemde iklim değişikliğiyle mücadelede gerekli finansmanın sağlanması gündemiyle toplanacak.

Tüm dünya iklim değişikliği nedeniyle orman yangınları, seller, kuraklık ve su kıtlığı gibi felaketlerle başa çıkmaya çalışırken ülkeler hem ulusal hem de küresel iklim hedeflerine ulaşabilmek yeşil enerjiye geçiş ve karbondan arındırma gibi sürdürülebilir çözümler aramaya devam ediyor.

Başta ekonomik gerekçeler, ülkelerin söz konusu hedeflere ulaşmasında engel teşkil ederken COP29 bu engellerin aşılmasına yönelik atılabilecek ortak adımların müzakere edilmesi konusunda önemli bir platform oluşturacak.

Dünyanın 2 büyük kirleticisi ABD ve Çin’in liderleri katılmayacak

COP29, küresel ısınma ile mücadelede gelinen noktayı ve iklim değişikliğiyle ilgili diğer önemli gündem maddelerini masaya yatırmak için bu yıl 11-22 Kasım tarihlerinde Bakü’de düzenlenecek.

Azerbaycan’ın bugüne kadarki en büyük uluslararası etkinliği olacak COP29’un ilk 2 gününde, yaklaşık 100 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılacağı Devlet Başkanları Zirvesi düzenlenecek ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu zirveye katılması bekleniyor.

50 binden fazla delegenin katılması beklenen ve 11-12 Kasım tarihlerinde düzenlenecek Dünya İklim Eylem Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderlerin gerçekleştirmesi beklenen konuşmalar önem taşıyacak.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, İtalya Başbakanı Başbakan Giorgia Meloni ve ABD Başkanı Temiz Enerji İnovasyonu ve Uygulamasından Sorumlu Danışmanı John Podesta da zirveye katılması beklenen isimler arasında yer alıyor.

Öte yandan, küresel ısınmayı olumsuz yönde en fazla etkileyen ülkeler ABD’nin Başkanı Joe Biden ve Çin’in Devlet Başkanı Şi Cinping’in zirve katılmayacağı açıklanırken Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Brezilya, Japonya, Avustralya ve Meksika’dan liderlerin de katılım göstermesi beklenmiyor.

İklim “alarm” veriyor

COP29, ülkelerin Şubat 2025’e kadar Paris İklim Anlaşması kapsamında sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik güncellenmiş planlar sunmaları için belirlenen son tarihin kısa bir süre öncesinde gerçekleşecek.

Söz konusu taahhütler, Paris İklim Anlaşması’nın küresel sıcaklıklardaki artışı engelleme hedefinin merkezinde yer alırken BM tahminlerine göre, bugüne kadarki taahhütler dünyanın 1,5 santigratlık ısınma limitini sınırlamayı başaramadı. Mevcut politikaların, 2100’a kadar dünyada yaklaşık 2,6 ila 3,1 santigratlık bir artışın yaşanmasına neden olması bekleniyor.

Atmosferdeki karbondioksit ve metan birikimi bugüne kadar kaydedilen en yüksek seviyedeyken fosil yakıtlar, söz konusu emisyonların yaklaşık yüzde 90’ını oluşturuyor.

Finansman konusunda “NCQG” zirvede ön plana çıkacak

COP29’da yapılacak görüşmelerde bu yıl ele alınacak çok sayıda konunun arasında Yeni Toplu Nicelenmiş Hedef (NCQG) başlığı öne çıkacak.

Gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele için yıllık 100 milyar dolar taahhüdüne atıfta bulunan NCQD, söz konusu taahhüdün yıl sonunda sona ermesiyle başlaması gereken yeni yıllık iklim finansmanı hedefine işaret ediyor.

İklim uzmanları, yeni yıllık iklim finansmanın daha yüksek olması gerektiği konusunda uyarılarda bulunurken katkı sağlayan ülkeler ise finansmanın yalnızca kendi bütçelerinden karşılanmasına itiraz ediyor.

Liderler, gelişen ekonomilerin iklim değişikliğini azaltmalarına ve bunlara uyum sağlamalarına geçişlerine yardımcı olacak kaynakların nasıl finanse edileceğini ele alacakları COP29’da, Çin ve Körfez ülkelerinin bu konuda atabilecekleri ilave adımların da gündeme gelmesi bekleniyor.

Uzmanlar, COP29 kapsamında özel sektörün NCDQ’deki rolünü tanımaya yönelik verilebilecek güçlü siyasi sinyallerin, yatırımcılara 2025 sonrası iklimle ilgili atılacak adımlar konusunda yön verirken ülkelerin finansman eksiklikleri konusundaki kararlıklarını göstereceğini belirtiyor.

Araştırmalar, iklim finansmanının Çin hariç gelişmekte olan ülkeler için 2030’a kadar yılda 2,4 trilyon dolara çıkması gerektiğini ve yalnızca temiz enerji yatırımlarında 1 trilyon dolara ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.

COP28’de varılan anlaşmanın uygulanması

Geçen yıl Dubai’de düzenlenen COP28’de yaklaşık 200 ülke enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşma konusunda anlaşmaya varmıştı.

Buna göre, ülkeler 2050’ye kadar küresel enerji sektörünün net sıfır emisyona ulaşması, fosil yakıtlardan uzaklaşma, yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030’a kadar üç katına ve enerji verimliliğinde ilerleme hızının da iki katına çıkarılması konusunda taahhütlerde bulunmuştu.

Buna rağmen fosil kaynak kullanımı veya ticareti konusunda küresel bazda kayda değer bir değişim yaşanmazken Suudi Arabistan, Rusya ve ABD gibi ülkeler petrol ve doğal gaz üretimine ilişkin yeni projeler geliştirmeye devam ediyor.

COP29’da fosil yakıtlar konusunda üzerine anlaşmaya varılabilecek daha somut adımların iklim değişikliğine olumlu katkı vermesi beklenirken yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasına yönelik bu yıl atılan adımların da taraflarca istişare edilmesi bekleniyor.

2024’ün “en sıcak yıl” olacağı kesinleşti

Avrupa Birliği’nin (AB) dünya gözlem platformu Copernicus’tan 7 Kasım’da yapılan açıklamada, 2024’ün kayıtlardaki “en sıcak yıl” olacağının belli olduğunun kesinleştiği ifade edilmişti.

2024’ün 10 ayı için ortalama küresel sıcaklık anomalisi, 1991-2020 ortalamasının 0,71 santigrat derece üzerinde ölçülürken bu dönem için kayıtlardaki en yüksek değere karşılık gelen bu ölçüm, 2024’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olacağını şimdiden kesinleştirdi.

Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) Müdür Yardımcısı Samantha Burgess, söz konusu verinin COP29’un amacına ulaşması için hızlandırıcı bir etki oluşturması gerektiğini kaydetmişti.

Dünyanın en büyük kirleticilerinden ABD’de düzenlenen ve Cumhuriyetçi Donald Trump’ın zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçiminin olası etkilerinin de COP29’da gündeme gelecek konular arasında yer alması bekleniyor.

Birinci başkanlık döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen Trump’ın ikinci başkanlık döneminde de fosil yakıt üretimine öncelik verme olasılığı iklim değişikliği konusunda uzmanlar nezdinde endişe yaratan bir unsur olarak öne çıkıyor.

Son Yazılar