Ukrayna Ankara Büyükelçisi Bodnar, Türkiye’ye Veda Ederken İki Ülke İlişkilerini Değerlendirdi

Ukrayna Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, “Türkiye, bizim için bölgenin lideri, global ve küresel seviyede önemli bir aktör olmakla beraber, ülkemiz için de çok kıymet verdiğimiz stratejik bir partnerimiz.” dedi.

Türkiye’deki görev süresi sona eren Bodnar, buradaki hayatını ve Türkiye-Ukrayna ilişkilerini AA muhabirine anlattı.

Bodnar, Ankara’nın büyükelçi olarak ilk görev yeri olduğunu belirterek, “Bu nedenle ilkler her zaman çok iyi hatırlanır ve Ankara ile benim bağım da bu nedenle çok güçlü ama bunun dışında ilk olmasıyla beraber Ankara’da geçirdiğim üç yılın diplomatik kariyerimdeki en önemli üç yıl olduğunu şu ana kadar da söyleyebilirim.” diye konuştu.

Türkiye gibi saygın bir devlette büyükelçilik yapmanın ayrı bir onur olduğunu ifade eden Bodnar, “Türkiye, bizim için bölgenin lideri, global ve küresel seviyede önemli bir aktör olmakla beraber, ülkemiz için de çok kıymet verdiğimiz stratejik bir partnerimiz ve savaşın (Rusya-Ukrayna) getirdiği bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin daha da güçlendiğine inanıyorum.” dedi.

Bodnar, Türkiye sayesinde Ukrayna’nın sesinin hem bölgede hem de dünyanın farklı yerlerinde daha gür çıkmaya başladığını ve iki ülkenin birbirini birçok konuda çok iyi tamamladığını söyleyerek, “Görevimi bitirirken de kariyerimin bu aşamasını atlarken de tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı ve bir şekilde iletişimde olduğumuz, ortak çalıştığımız bütün bakanlıklar, kurumlar ve ajanslara ve çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum. Gerçekten de açık bir iletişimle çok güzel, verimli bir dönem geçirdik beraber.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki görev süresinin neredeyse tamamen savaşın devam ettiği evreye denk geldiğine dikkati çeken Bodnar, “Savaşın ilk gününden itibaren burada olmakla beraber, Türkiye hükümeti ve halkının ülkemize karşı sıcak tavrı ve yardımlarını da tamamen hissettik. Savaşın başından beri yüz binlerce Ukraynalı Türkiye’de bulundu. Bunun dışında Türkiye, yüzlerce Ukraynalı yetim çocuğa yuvalarını açtı ve güvenli imkanlar sağladı.” dedi.

Bodnar, Ukrayna ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesinde çok kritik öneme sahip Serbest Ticaret Anlaşması’nın imzalandığını hatırlatarak, “Ukrayna’nın endüstriyel ve teknolojik potansiyelinin gelişimine çok önemli katkı sağlayan Baykar şirketinin Ukrayna’daki üretim tesisinin açılması ve inşa edilmesi de bu dönemde başladı. Yine Ukrayna şirketleri, Türk savunma sanayisi şirketlerine özellikle motor ve havacılık konularında parça tedarikine devam etti hem insanlı hem insansız hava araçları için ve birlikte yine güçlendik.” diye konuştu.

Tahıl Koridoru Anlaşması’nın da Türkiye’deki görev süresi esnasında imzalandığını belirten Bodnar, “Savaş bağlamında barışın tesisi için Türkiye, olağanüstü çabalar sarf etti ve buna çok kıymet veriyoruz. Şunun da altını çizmek istiyorum ki bugüne kadar savaşan tarafları tek bir masa çevresinde toplayabilen tek ülke müzakere aracılığıyla da Türkiye’ydi. Aynı zamanda Türk boğazlarının savaşın ilk günlerinden itibaren savaş gemilerine kapatılması da çok önemli bir adımdı. Böylece Ukrayna’nın güneyini koruyabildik ve buna da çok değer veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bodnar, Türkiye ve Ukrayna’nın iyi ilişkilerine işaret ederek, “Küçük ve büyük birçok şey yapıldı ve bunların yapılmasında bize ortaklık eden Türk dostlarımıza minnettarlığımı her seferinde ifade edeceğim ve aslında tam olarak hissettiğimiz o şükranı ifade etmek için de bir kelime bulamıyorum.” dedi.

“Karanlık zamanlarda aydınlık insanlar belirir”

Türkiye’deki görev süresi boyunca yaşadığı en zor dönemin savaşın başladığı dönem olduğunu belirten Bodnar, “Her bir Ukraynalı, büyük bir şok ve öfke içindeydi. Böyle bir saldırıyı kimse beklemiyordu ve bizim de burada görev başında hızlı bir şekilde çalışmaya başlamamız gerekti.” diye konuştu.

Bodnar, Türk halkının Ukrayna’ya karşı “sağduyulu, vicdanlı, iyi kalpli ve eli açık” olduğunu söyleyerek, “Savaşın ilk ayları aralıksız bir şekilde insani yardım toplama kampanyası devam etti ve sürekli insanlar gelmeye devam ediyordu. Tabii ki bu, benim hayatımda sonuna kadar unutamayacağım bir olay.” ifadelerini kullandı.

Savaş sürecinde Türklerin tıpkı Ukraynalılar gibi kendileriyle dayanışma içinde olduğuna dikkati çeken Bodnar, şunları söyledi: “Kadınlar ve erkekler, belki de ellerinde olan son şeyi Ukraynalılara göndermek için yanıma geliyordu. O yüzden bir toplumun böylesine eli açık ve böylesine vicdanlı olabileceğini tanımak ve görmek benim için olumlu bir şoktu. Karanlık zamanlarda aydınlık insanlar belirir. Sanırım Türkçede de böyle bir atasözü vardır. Gerçekten de böyle olaylar, toplumları birbirine çok yakınlaştırıyor. Biz o gün, bugüne kadar devam eden süreçte Türk halkının ne kadar gönlü açık olduğunu bizzat deneyimledik ve şimdi bile herhangi bir Türk vatandaşıyla sokakta konuştuğumuzda ve bizim Ukraynalı olduğumuzu duyduklarında hala daha dayanışma mesajları, destek çağrılarını devam ettiriyorlar ki bunu deneyimlemek oldukça memnuniyet verici.”

Bodnar, Türkiye ile Ukrayna arasında tarihi bir etkileşimin olduğuna işaret ederek, “Dil, din, kültürdeki farklılıklara rağmen ortak olan birçok şey var. Bunu daha genele yaymalıyız ve daha çok bunun hakkında konuşmalıyız diye düşünüyorum. Garip gelebilir ama Ukrayna’nın milli kıyafeti, işlemeli gömlek ve vışıvankayı (Ukrayna’nın geleneksel kıyafeti) size giydirirsek hiç sırıtmazsınız ve Ukraynalı gibi görünürsünüz. Beni de Eskişehir’de sokağa salsanız kimse Ukraynalı olduğumu anlamaz. Kıyafete bile gerek yok. Böyle çok fazla örnek var.” dedi.

Ukrayna’da çok ciddi bir Osmanlı mirasının bulunduğunu söyleyen Bodnar, “Bu bağlantıları ve mirası da güçlendirmeli, sahiplenmeliyiz. Örneğin Anadolu’daki kilim işlemelerinde kullanılan motifleri ve Ukrayna milli kıyafet ve eşyalarındaki nakışları inceleyecek olursak birbiriyle çok benzer, zaman zaman aynı olduğunu gözlemleriz. Bu da aslında bu kültürel ögelerin iki halkın DNA’sına ne kadar işlediğini ve halkların birbirine ne kadar yakın ve bağlı olduğunu gösterir bize.” diye konuştu.

Tarihi bağların dışında iki ülke arasında halen insani bağın olduğunu dile getiren Bodnar, şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti’nde ikamet eden ve bunların çoğunluğu Türk-Ukrayna karma ailelerde yaşayan 40 binin üzerinde Ukraynalı var. Benzer şekilde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Ukrayna’ya ilgisini inceleyecek olursak özellikle savaş öncesi dönemde on binlerce iş insanının Ukrayna’da iş yaptığını, ikamet ettiğini gözlemliyoruz. Bunların ciddi bir kesimi savaşa rağmen Ukrayna’da çalışmaya, hizmet vermeye devam etti. Savaş sonrasında da ve bugün de daha da fazlasının Ukrayna pazarına geri döneceğini ve daha fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ülkemizde yaşayacağına ve çalışacağına inancımız tam. O nedeniyle Ukrayna ile Türkiye arasındaki bağların tahmin edilenin çok üzerinde olduğunu ve bunu daha yüksek sesle konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Ben gittikten sonra hem buradaki meslektaşlarım hem de yerime gelecek yeni büyükelçinin de bunu güzel bir şekilde sürdüreceğine inancım tam. Ukrayna-Türkiye ilişkilerinin gelişerek devam edeceğine dair ümidim var.”

“Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi, dünya beşten çok daha büyük”

Bodnar, Donald Trump’ın 47. ABD Başkanı seçilmesinin Rusya-Ukrayna Savaşı’na etkilerine ilişkin, “Aslında Trump’ın başkan seçilmesiyle beraber Ukrayna’yı neyin bekleyeceğine ilişkin kimsenin bir cevabı yok çünkü biliyorsunuz Trump, öngörülemezlerin insanı ve büyük sürprizlerin adamı. Tabii biz de bu sürprizlerin olumlu olacağına ilişkin inanç besliyoruz.” dedi.

Ukrayna özelinde Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’in hem seçim zamanı hem de öncesinde iki adayla da iletişimini sürdürdüğünü belirten Bodnar, “Sayın Trump ile de güzel bir diyaloğa sahip. Bu nedenle Ukrayna’ya yönelik desteğin Trump geldiğinde de artacağına inanıyoruz. Türkiye’yle ikili ilişkilerimize bağlayacak olursak da bu durumu, üçüncü tarafların buna herhangi bir etki edeceğini düşünmüyorum çünkü karşılıklı yarara ve birbirini tamamlamaya dayalı çok verimli bir işbirliği söz konusu. Bunun da artarak devam edeceğine inancım tam.” diye konuştu.

Türkiye ile Ukrayna arasında bugüne kadar yapılanları binanın temeline benzeten Bodnar, “Çok sağlam bir temel atıldı. Birinci, ikinci ve birçok katını da inşa ettik. Bundan sonra yapılacak projeler, işbirlikleri sadece katlarını arttıracak ve temel sağlam olduğu için de sürekli bir ilerleme olacak.” ifadelerini kullandı.

Ankara’dan sonraki görev yerinin Polonya’nın başkenti Varşova olduğunu kaydeden Bodnar, orada yapacağı çok fazla görevinin bulunduğunu söyledi.

Bodnar, “Görev yeriyle ilgili tam bir anlayış Varşova’ya ulaştığımda yerleşecek planlamayla alakalı ama şimdiden çok fazla görev var çünkü Türkiye gibi Polonya da Ukrayna’nın stratejik bir ortağı ve şu dönemde en yakın olduğumuz ülkelerden biri ve stratejik ortaklarla ilişkilerde en önemli noktalardan biri, mevcut işbirliğini sürekli karşılıklı yarar temelinde geliştirebilmek. Bunu Türkiye’de yapmaya çalıştım, bunu aynı şekilde Polonya’da da uygulayacağım.” dedi.

Polonya’ya gittiği zaman sadece Ukrayna-Polonya ilişkileriyle ilgili çalışmayacağını belirten Bodnar, şöyle devam etti: “Çeşitli üçlü formatlar için de çalışacağım. Bunların arasında Türkiye-Ukrayna ve Polonya formatı da mevcut olacak çünkü özellikle savunma sanayisi, Ukrayna’nın yeniden inşası ve yapılanması, ticaret ilişkileri, eğitim ve öğrenci değişimi gibi konularda ortak değer ve bakışlara sahip olduğumuza inanıyorum. Bu noktalarda işbirliğini daha da genişletebiliriz. Şuna inanıyorum ki ilerleyen süreçlerde de hem Türkiye-Ukrayna için hem Ukrayna-Türkiye için kilit öncelik olmaya devam eder çünkü birbirimizi önceliklendirdiğimiz ve işbirliğimize güç kattığımız takdirde bölgemizde söz sahibi olabilir ve bölgemizi dünyada temsil etmek ve diğer bölgelere kıyasla etki alanına sahip olmak açısından birbirimizi daha da ilerletebilir ve güçlendirebiliriz.”

Bodnar, normlara dayalı uluslararası düzenin önemine dikkati çekerek, şunları söyledi: “Uluslararası düzenin güçle değil hukukla belirlendiği norm ve düzenlere geri dönüş de yine öne çıkan agresif ülkelerin dizginlenmesi ve yayılmacı amaçlarının baltalanmasıyla mümkün olacak. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi, dünya beşten çok daha büyük. Dünya neredeyse iki yüz ülke ve her bir ülke hukukun güçle değil normlarla ve adaletle belirlendiği bir dünyada yaşamayı hak ediyor.”

“Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Atatürk’ün başardığı bu devlet oluşturma sürecini tekrarlamak için bizim de şansımızın olduğuna inanıyorum”

Bodnar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 86. yılına ilişkin, “Türkiye toplumundaki Atatürk figürünü gözlemlerken şunları söyleyebilirim, bir ulusun böyle bir tarihi hafıza ve güç kaynağı etrafında birleşmiş olması, gerçekten de geleceğe ilişkin çok ciddi bir güç kaynağı sağlıyor çünkü geçmişini ve verdiği mücadeleyi unutmayan Türkiye Cumhuriyeti halkı ve devleti bugün küresel çapta bir aktör olarak karşımıza çıkıyor ve bunun kaynaklarından birinin de bu kesintisiz devam eden toplumsal hafıza olduğuna inanıyorum.” dedi.

Son Yazılar