7 Aralık 2023’te Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı ve Ermenistan Başbakanlığının yayınladığı ortak bildiri ile iki ülke normalleşme sürecinde başlayan olumlu süreç Alma-Ata görüşünde de devam etti. Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi’nden Dr. Cavid Veliyev, 10-11 Mayıs’ta Azerbaycan-Ermenistan arasında gerçekleşen Alma-Ata görüşmelerini ve sürece dair bölgede yaşanan diplomasi trafiğini kaleme aldı.
Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlarının sonuçları merakla beklenen 10-11 Mayıs’ta gerçekleştirdikleri 2 günlük Alma-Ata görüşmeleri sona erdi. İki ülkenin yürüttüğü barış sürecinde kritik olarak nitelendirilen bu görüşme, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in gerçekleştirdiği Azerbaycan ve Ermenistan ziyaretlerinden sonra kararlaştırıldı. Alma-Ata görüşmelerine giderken hem Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, hem de Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın 2024 Kasım’da Azerbaycan’da gerçekleştirilecek İklim Değişikliği Konferansı’ndan (COP29) önce barış anlaşmasının imzalanabileceğini açıklaması Alma-Ata görüşmelerindeki beklentileri artırdı.
Alma-Ata görüşmeleri: Barış için bir platform
Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, Azerbaycan ve Ermenistan ziyaretleri sırasında bölgesel işbirliği ve ulaşım hatlarının önemine vurgu yapıp, Azerbaycan-Kazakistan-Gürcistan arasında ulaşım alanında yapılan anlaşmaları örnek göstererek Ermenistan’ın bu yoldan giderse karlı çıkacağının mesajını verdi. Güney Kafkasya’dan geçen taşımacılık yolunun sorunsuz bir şekilde işlemesi için Azerbaycan-Ermenistan arasında barış anlaşması imzalanmalı ve taraflar arasında ulaşım hatları açılmalıdır.
Kazakistan bu görüşmeler için bir arabulucu olmaktan ziyade taraflar arasında platform olarak ön plana çıktı. Kazakistan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üzerinden Azerbaycan’la, Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ve Kolektif Güvenlik Örgütü Anlaşması ( KGÖA) üzerinden ise Ermenistan’la yakın ilişkilere sahiptir. Bu ise taraflar açısından güven verici bir durum olduğu için platform iki ülke tarafından da kabul edildi.
Görüşmeden sonra her iki ülke dışişleri bakanlığınca fikir ayrılıklarının devam etmesine rağmen görüşmenin olumlu bir atmosferde yapıldığı açıklandı. Burada dikkat çeken nokta tarafların önceden üzerinde mutabakata varılan bir metni açıklaması oldu. Azerbaycan Dışişleri Bakanı gerçekleştirdiği basın toplantısında görüşmelerin üçüncü tarafların arabulucu olmadan ikili düzeyde ve barış metninin gelecekte devletlerin toprak bütünlüğü, egemenliği ve iç işlerine müdahale edilmezliği konusunda tartışmaya yol açmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini açıkladı. Azerbaycan, gelecekte Ermenistan’da kurulacak yeni iktidarların anlaşmayı farklı şekilde yorumlayarak Azerbaycan’a karşı yeni toprak talebi ile gündeme getirmemesi için bu talepte bulunuyor.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın beklentileri neler?
Ermenistan Dışişleri Bakanı, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreteri ile Erivan’da yaptığı basın toplantısında 2 ülke arasında ulaşım hatlarını açmaya hazır olduklarını fakat ülkelerin egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini bildirerek özellikle 1991 Alma-Ata Deklarasyonu ve Zengezur koridorunun hukuksal statüsüne dikkati çekti.
Ermenistan, iki ülke arasında sınır hatlarının 21 Aralık 1991’de eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) üyesi 12 ülke arasında imzalanan Alma-Ata Deklarasyonu’na göre çizilmesini istiyor. Aslında 6 Ekim 2022’de Prag’da yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) zirvesinde iki ülke lideri Alma-Ata bildirisini kabul etmişti. Fakat sonraki süreçte Ermenistan Başbakanı Paşinyan yaptığı açıklamalarda bu anlaşmayı ihlal ederek, Karabağ Ermenilerine özel statü ve uluslararası garantörlük taleplerinde bulundu.
Azerbaycan Nahçıvan’la ulaşım için Zengezur’dan geçen yolun Kaliningrad transit yolu statüsünde olmasını istiyor. Rusya anakarası ile Kaliningrad arasında doğrudan kara bağı bulunmuyor ve ulaşım Litvanya üzerinden sağlanıyor. Rusya’dan eksklavı olan Kaliningrad’a giden Rus vatandaşları ve yük taşımaları için özel geçişler Litvanya üzerinden ulaşım sağlıyor. İşte Azerbaycan da Nahçivan’a ulaşmak için Ermenistan’dan böyle bir çözüm bekliyor. Litvanya’nın Ermenistan Büyükelçisi daha önce yaptığı bir açıklamada, ulaşım hatlarının açılması için deneyimlerini Bakü ve Erivan’la paylaşmaya hazır olduğunu söylemişti.
Alma-Ata görüşmelerinin olumlu geçmesinin ardından iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi adına 2 önemli gelişme daha yaşandı. Alma-Ata görüşmelerinden sonra Azerbaycan ve Ermenistan parlamento başkanları 17 Mayıs’ta Cenevre’de ikinci defa bir araya gelerek, barışa katkı sağlamanın yollarını müzakere etti ve bu görüşmelerin devam etmesini kararlaştırdı. İki ülkenin parlamento başkanları 24 Mart’ta da bir araya geldi ve normalleşme, karşılıklı güven oluşturma sürecinde parlamentoların oynayacağı rolü müzakere etti.
15 Mayıs’ta ise iki ülke arasında kurulan sınırların belirlenmesi ve güvenliğine ilişkin komisyonun 9’uncu toplantısı yeni bir protokolün imzalanması ile sonuçlandı. Kabul edilen protokole göre, taraflar Ermenistan’ın Tovuz ve Azerbaycan’ın Kazah bölgesi köyleri arasında sınırların SSCB Genel Kurmay Başkanlığı’nın 1976 yılında kabul gören haritasına göre çizilmesi kararlaştırıldı. Bu durum Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için kritik öneme sahip olan sınırların netleşmesi sürecinin sorunsuz devamı anlamına geliyor.
Ermeni muhalefeti barış istemiyor
Alma-Ata’da görüşmeler yapılırken Ermenistan’da Azerbaycan’la normalleşmeyi sürdüren Başbakan Nikol Paşinyan’a karşı istifa gösterileri yapılıyordu. 19 Nisan 2024’te iki ülkenin sınır belirleme komisyonunun 8’inci toplantısında Ermenistan işgali altında olan 4 Azerbaycan köyünden Ermeni birliklerinin çekilmesi, buraların mayından temizlenmesi kararlaştırıldı.
Bu karar hızla uygulanırken Ermeni muhalefetinin desteğiyle Ermeni köylüleri bu sürece karşı protesto başlattı ve bölgenin Başpiskoposu Kanada vatandaşı Bagrat Galstyan bu gelişmeleri Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın tavizi olarak sunarak başkent Erivan’a kadar yürümüştü. 15-20 bin civarında protestocu Erivan meydanında birkaç yönde yolları kapatsa da gösteriler başkentin ve ülkenin geneline yayılmadı.
Başbakan Nikol Paşinyan’ın istifasını talep eden bu gösterilere parlamentoda olan ve olmayan siyasi muhalefet partileri de destek verdi. Parlamentodaki muhalefet partileri başbakanın görevden uzaklaştırma sürecini başlattıklarını ilan ettiler. Muhalefetin bu kararı alabilmesi için toplamda 107 milletvekili olan Ermenistan Parlamentosu’nda 36 milletvekilinin muhalefete destek vermesi gerekiyordu. Ancak muhalefet partilerinin toplamda 35 milletvekili bulunuyor. Yani muhalefet partileri süreci başlatmak için yeterli sayıya ulaşamıyor.
Öte yandan, sürecin sonunda muhalefet kendi istediği başbakan adayını seçebilmek için 54 milletvekili desteğine ihtiyaç duyuyordu. Bu da muhalefetin ihtiyacı olan sayıdan 19 milletvekili daha fazla. Dolayısıyla, Azerbaycan-Ermenistan normalleşme sürecine karşı çıkanlar ne parlamentoda, ne de sokakta istediği desteği bulamadı. Muhalefetin Paşinyan’ı devirmek için aradığı desteği bulamaması Paşinyan iktidarını normalleşme için daha da cesaretlendirdi.
Diğer yandan Alma-Ata görüşmelerinden önce Nikol Paşinyan, AEB toplantısına katılmak için Moskova’yı ziyaret etti ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüştü. Bu görüşme uzun zamandır Ermenistan’ın Batı ile yakınlaşması nedeniyle Rusya’nın yaşadığı rahatsızlığı dikkate aldığımız zaman herkesin merakla beklediği bir görüşmeydi. Görüşmeden 2021’de Azerbaycan-Ermenistan sınırına yerleştirilen ve Erivan Havaalanı’nda bulunan Rus birliklerinin çekilmesi kararı çıktı. Azerbaycan-Ermenistan sınırındaki üçüncü ülkelerin çekilmesi Azerbaycan’ın taleplerinden biriydi.
Rus Barış Birlikleri’nin Karabağ’dan çekilmesinden sonra, Ermenistan-Azerbaycan sınırından da çekilmesiyle Azerbaycan-Ermenistan sınırda başbaşa kaldı. Bu durum sorunun iki ülke arasında çözümünü kolaylaştırıyor ve normalleşme sürecini olumlu etkiliyor.
Sonuçta, 7 Aralık 2023’te Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı ve Ermenistan Başbakanlığının yayınladığı ortak bildiriyle iki ülke normalleşme sürecinde başlayan olumlu süreç Alma-Ata görüşmelerinde de devam etti. Özellikle diplomatik görüşmelerin ikili düzeyde üçüncü ülkelerin müdahalesi olmadan devam etmesi, iki ülke sınır hatlarının belirlenmesi sürecinin devamı ve sınırdan Rus birliklerinin çekilmesinin yanı sıra Ermenistan iç politikasında iki ülke ilişkisinin normalleşmesine karşı olan muhalefetin geniş kitlelerden destek alamaması barış anlaşmasının geleceği açısından umut veriyor.
Dr. Cavid Veliyev
Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi