Batı Trakya Türkleri, isimlerinde Türk kelimesi bulunan derneklerinin kapatılmak istenmesi üzerine 29 Ocak 1988’de gösterdikleri direnişin ruhunu ayakta tutarak azınlık haklarını korumak için mücadeleye devam ediyor.
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Başkanı Çiğdem Asafoğlu, 29 Ocakların Batı Trakya Türkleri için milli bayram olduğunu söyleyerek, 29 Ocak 1988 ve 29 Ocak 1990’da Batı Trakya Türklerinin Yunan devletinin uyguladığı kimliksizleştirme politikalarına karşı ciddi direniş gösterdiğini anlattı.
35 yıl geçmesine rağmen Türk azınlığı hala tüm haklarını alamadı
29 Ocakların üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen Türk azınlığın hala tüm haklarını alamadığını belirten Asafoğlu, “29 Ocaklarda Batı Trakya Türkleri sadece Yunanistan’a değil, tüm dünyaya karşı Türk olduklarını haykırdı.” dedi.
Verilen mücadelenin her zaman demokrasi ilkeleri çerçevesinde olduğunu söyleyen Asafoğlu, bundan sonra da hak arama mücadelesine devam edeceklerini belirtti.
Bölgedeki ekonomik şartlardan dolayı Batı Trakya Türklerinin olumsuz etkilendiğine dikkati çeken Asafoğlu, şöyle konuştu: “Şu an en güncel sorunlarımızdan bir tanesi de ekonomik darboğaz ve bundan dolayı yaşanan göç. Kriz, kesinlikle azınlık insanını daha çok etkiliyor. Üniversite mezunu gençlerimiz ne yazık ki bu topraklardan göçüp memleketlerinden vazgeçmek zorunda kalıyorlar.”
İskeçe Türk Birliği (İTB) Başkanı ve Gündem gazetesi yazarı Ozan Ahmetoğlu da Batı Trakya Türklerine yönelik baskı politikalarının 1980’li yıllarda zirveye ulaştığını söyledi.
Yunan devleti tarafından asimilasyon ve göçe zorlama politikalarının uygulanmaya başlamasıyla Batı Trakya Türklerinin de hak arama mücadelesine başladıklarını belirten Ahmetoğlu, 1987’de Gümülcine Türk Gençler Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve İskeçe Türk Birliği hakkında isimlerinde Türk kelimesi bulunduğu için verilen kapatma kararlarının Yunanistan Yargıtay Mahkemesince onaylandığını kaydetti.
Ahmetoğlu, şöyle devam etti: “Aslında bu, bir anlamda ‘Batı Trakya’da Türk yoktur’ mesajı veriyordu. Azınlık, bu karara karşı haykırdı ve bu karara karşı tepkisini dile getirdi. Demokratik mücadelesini ortaya koydu. Bu da 29 Ocak 1988 Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü olarak karşımıza çıktı. Bu tarihte Batı Trakya Türk azınlığı milli kimliğinin yani Türklüğünün inkarının yanı sıra vatandaşlık hakları ve azınlık haklarının gasbedilmesine karşı da sesini yükseltmiş oldu. Kendisini bu topraklarda istemeyen, silip süpürmek isteyen bir anlayışa karşı ‘Ben buradayım, ben Batı Trakya Türkü’yüm, burada yaşamaya devam edeceğim ve haklarıma sahip çıkarak bu topraklarda yaşamımı sürdüreceğim.’ mesajı verdi”.
29 Ocak 1988’de Yunan makamları tarafından yasaklanmış olmasına rağmen binlerce kişinin Gümülcine’ye gelerek hak arama gösterisine katıldığını söyleyen Ahmetoğlu, tüm dünyaya Türk olduklarını haykırdıklarını belirtti.
1990’daki 29 Ocak anma etkinliğinde ise Batı Trakya Türklerinin fanatik grupların saldırısına uğradığını anlatan Ahmetoğlu, bunun, Yunanistan için kara bir leke olduğunu vurguladı.
Bu tarihte Gümülcine’de Türklere ait çok sayıda iş yerinin yağmalandığını dile getiren Ahmetoğlu, şunları ifade etti: “Batı Trakya Türkleri bir anlamda bölgeden gönderilmek için göçe zorlandı. Bu pogromla ilgili Yunanistan’ın hala Batı Trakya Türklerinden özür dilememiş olması çok üzücüdür. Vatandaşı olduğumuz Yunanistan devletinden bir özür bekliyoruz.”
“O günler sayesinde bazı haklarımızı geri alabildik”
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Hüseyin İstanbullu da 29 Ocak 1988’de Gümülcine’deki gösteriye binbir zorlukla geldiğini söyleyerek, o gün Yunan polisinin gösteriye katılımın engellenmesi için Gümülcine’ye giden tüm yolları kapattığını anlattı.
İstanbullu, “O gün bizim haklarımızın verilmemesinden dolayı patladığımız bir gündü. Merhum Doktor Sadık Ahmet liderliğinde 29 Ocak günü Gümülcine’de Yunan devletinin üzerimizdeki baskısını kaldırması için bir yürüyüş yapmak istedik. O günler sayesinde bazı haklarımızı geri alabildik.” dedi.
Gösteride yer alan Hüseyin Cahit de 80’li yıllarda Batı Trakya Türklerinin ehliyet alma gibi basit vatandaşlık haklarının elinden alındığını kaydederek, 29 Ocak 1988’de rahmetli Doktor Sadık Ahmet önderliğinde Gümülcine’de hak arama yürüyüşünün düzenlendiğini söyledi.
Cahit, “Şöyle bir durum vardı: Sat ve kaç. ‘Defol git’ demek isteniyordu. Batı Trakya Türkü bu zulümlere katlandı.” ifadelerini kullandı.
29 Ocak 1988’deki gösteriye katılanların arasında yer alan, soyadını belirtmeyen Orhan da 29 Ocaklar sayesinde azınlığın hak arama mücadelesini tüm dünyanın duyduğunu ifade etti.
Hala verilmeyen hakların olduğuna işaret eden Orhan, “Kendi müftülerimizi hala biz seçemiyoruz. En küçük fırsatta okullarımız kapatılıyor.” dedi.
Batı Trakya’da 29 Ocak direnişi
Batı Trakya’da isimlerinde Türk ifadesi bulunan derneklerin, Yunanistan’da Türk bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararıyla kapatılmak istenmesi üzerine Türk azınlık, Gümülcine’de 29 Ocak 1988’de toplu direniş olarak adlandırılan büyük yürüyüş gerçekleştirmişti.
Bu tepkilerin ikinci yıl dönümü olan 29 Ocak 1990’da ise fanatik Yunan gruplarca Gümülcine ve İskeçe’de Türklere karşı toplu saldırılar düzenlenmişti.
Yunan polisinin izin vermesiyle iki gün süren saldırılarda, Türklere ait 500’ün üzerinde dükkan ve iş yeri tahrip edilerek yağmalanmış, aralarında merhum İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga ile dönemin Bağımsız Milletvekili Ahmet Faikoğlu’nun da bulunduğu çok sayıda Türk darbedilmişti.
Batı Trakya’daki Türk azınlığı, her yıl 29 Ocak’ta “anma” etkinlikleri düzenliyor.