Birlik Olursak Her Şeyin Üstesinden Geliriz

Nursultan Nazarbayev

Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı – Elbası

Bağımsızlık yılları boyunca, ülke hayatının en zor ve engebeli dönemlerinde, sevgili yurttaşlarımla her zaman her konuyu açıkça tartışıyor ve düşüncelerimi halkımla paylaşıyordum. Bugün de tüm dünya kargaşa içindeyken ve ulusun sağlığı sınandığı dönemde, herkesi sabra ve sükûnete çağırmak ve bir kez daha insanlarla en kalbi duygularımı ve görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Ölümcül bir salgın olan Koronavirüs’’ün ani yayılması, tüm insanlığı tehdit etmektedir. Şimdiden dünya çapında 1,4 milyondan fazla insan bu hastalığa yakalandı ve on binlerce insan öldü. Bu nedenle, dünya devletleri bu tehlikeli hastalığa karşı aşı geliştirmek için aktif olarak işbirliği yapmakta, modern bilimin ve teknolojinin tüm ileri başarılarını ortak hedefe kullanmaktadırlar.

Tüm dünya ülkeleri arasında Kazakistan, bu tehlikeli salgına karşı mücadele başlatan ilk ülkelerden biri oldu. Önleyici tedbirler uygulandı. İlgili devlet kurumları özel eğitimden geçirildi. Yabancı ülkelerde salgının gelişimi ve yayılma seyri incelendi. Sonuç olarak, salgının yayılma yolunu engelledik. Şimdi koronavirüs ile ilgili durum 24 saat boyunca takip edilmektedir. Durumu iyileştirmek için çok şey yapıldı ve bu çalışmalar devam edecektir. Tüm bu önlemlere ülke çapında herkesin destek vermesi gerekmektedir.

Bağımsızlığın ilk günlerinden itibaren, Abay’ın “Kime dostluk sunarsan, dostluk dostluğu çağırır” sözünü rehber edinerek, dünyanın tüm devletleriyle dostluk, karşılıklı güven ve eşit ortaklık politikasını izledim. En başından beri yakın komşularla barışçıl ve dostane ilişkiler kurmaya, devlet sınırlarındaki tüm anlaşmazlıkları çözmeye ve daha sonra çeşitli formatlarda uluslararası işbirliği örgütleri oluşturmaya önayak olmamın ana nedeni budur.

Avrasya Ekonomik Birliği, Şanghay İşbirliği Örgütü, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı, AGİT’in Kazakistan’daki tarihi zirvesi, Astana Ekonomik Forumu ve EXPO Dünya Sergisi gibi etkinliklerin hepsi Kazakistan ile dünya ülkeleri arasında dostluk ilişkileri kurmak, güven tesis etmek ve ekonomik işbirliğini derinleştirmek için gerçekleştirildi. Hayatın kendisi ve bugünkü durum; bizim seçtiğimiz entegrasyon, birlik ve beraberlik temelli politikanın tek doğru yol olduğunu teyit etmektedir.

Bütün dünyayı alarma geçiren salgın yeni bir küresel ekonomik kriz yarattı. En büyük işletmeler faaliyetlerini durdurdu, ulaştırma duraksadı. Petrol fiyatları düştü. Sınırlar kapatıldı, etkileşim durdu. Bütün bunlar, daha önce görülmemiş, muazzam bir durgunluğa sebep olmakta, işsizlik artışına yol açmaktadır.

Anavatanımız Kazakistan, petrol de dâhil olmak üzere yer altı kaynakları bakımından zengin ülkedir. Hatırlarsanız, son yıllarda ben defalarca: “Petrol ve gaz yataklarına güvenemeyiz, bu bağımlılıktan kurtulmalıyız” demiştim. Bu nedenle bağımsızlık yıllarında biz ekonomimizi çeşitlendirmeye başladık. Bu amaçla “Kazakistan-2050” Stratejisini geliştirdik ve “Aşamalı Endüstriyel-Yenilikçi Kalkınma” programının bir parçası olarak 1.000’den fazla yeni işletme açtık. Bunun sayesinde dünya pazarında rekabetçi ürünler üretmeye başladık ve ülkemize yeni teknolojiler geldi. Bu, ülkemizdeki üçüncü teknolojik modernleşmenin başlangıcı oldu.

Kazakistan’da daha önce benzeri görülmemiş demiryolu ve otomobil karayolları ağı örülmüş oldu.

Sistemli reformların sonucu olarak, tarım sektörü hızla gelişti: Kazakistan sadece et, süt ve gıda bakımından kendi kendine yeten ülke olmakla kalmayıp, aynı zamanda tahıl ihracatında dünyada önde gelen altı ülkeden biri haline gelmiştir.

Yaşamın kendisi, ülkeyi gelecekteki öngörülemeyen şoklardan korumak için kayda değer çaba ve kaynakların harcandığı bu reformların doğruluğunu kanıtlamıştır.

Anayasamızın ilk maddesinde, devletimizin en yüksek değerlerinin “insan ve insanın hayatı, hakları ve özgürlükleri” olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle sağlık sektörünün gelişimine özel önem verilmiştir. “Sağlıklı Kazakistan” programı çerçevesinde bütün bölgelerde modern düzeyde yüzlerce hastane ve klinik inşa ettik. Başkentte en ileri teknoloji ile donatılmış bir dizi büyük bilimsel ve tıp merkezi oluşturduk, uzmanlarını dünyanın en gelişmiş ülkelerinde tecrübe paylaşımına yönlendirdik ve “Bolaşak” programı kapsamında eğitim almalarına olanak sağladık. Bu tedbirlerin sayesinde, şu anki gibi kriz durumunda, ulusun sağlığına büyük bir tehlike oluştuğunda, doktorlarımız yüksek profesyonel düzeyde bulaşıcı virüsün teşhisini koymakta ve gereken tedavisini uygulamaktadırlar.

Tabii ki, karşılaştığımız durum basit değildir. Bu, tüm dünya devletlerinin omuzlarına ağır bir yük ve bir meydan okumadır. Ancak biz muhakkak bu çetin dönemi halkımızın kararlılığı, iradesi ve özgüveni sayesinde atlatacağız. Bunun için gereken her şeyimiz var: finans, malzeme kaynakları, ekipman, gıda. Bundan dolayı, endişeye ve paniğe düşmek için hiçbir mahal yoktur.

Böyle sıkıntılı zamanlarında bazıları yalan haber, provokasyon ve panik havasını oluşturarak kendi bencil emellerine ulaşmaya çalışırlar. Ben halkımızın böyle provokasyonlara ve yalanlara kanmamalarını istiyorum. Çünkü gerçekten kamu yararına önem veren bir kişinin yaygarayla değil, somut iyiliklerle hizmet etmesi gerekir. Gıybet ve yaygaranın yerine eğitim ve bilimle uğraşmak daha iyidir.

Mevcut mücadele, efsanevi komutan Baurjan Momışulı’nın “Düzeni olmayan, devlet olmaz; düzene uyan, köle olmaz” sözünü hatırlatmakta ve onu uygulamamızı gerektirmektedir. Komşumuz Çin, büyük uyum ve demir disiplini sayesinde oradaki enfeksiyonu kontrol altına almayı başarabildi.

Bugünkü Kazakistan, Sovyetler Birliği’nin parçalandığı 1990’lı yılların Kazakistan’ı değildir. Bizim zor zamanlarda kimseye avuç açmamak için, gelecek nesil ve devlet bekası için uzun yıllar önce oluşturduğumuz Ulusal Fon’umuz vardır. Şimdi Ulusal Fon ve ülkenin döviz rezervlerinde 90 milyar ABD doları bulunmaktadır. Onları akıllıca ve tasarruflu bir şekilde kullanırsak, bugünkü başımızdaki bu sınavdan yüzümüzün akıyla çıkmamıza imkân vardır.

Ulusa seslenişinde Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev tüm sosyal gruplara, girişimcilere ve tarımda çalışan insanlara sağlanacak yardım önlemleri hakkında halkı detaylı bir şekilde bilgilendirdi. Bütün bunlar, yukarıda bahsedilen ulusal ekonomimizin ve fonlarımızın başarıları sayesinde mümkün oldu. Evet, bir zamanlar bu fonları dağıtmayı teklif edenler vardı. Ancak gördüğümüz gibi, durum bizim aldığımız kararların doğruluğunu göstermektedir.

Şimdi Hükümet ve yerel yürütme organları planlanan her şeyi rasyonel ve tasarruflu bir şekilde uygulamalıdır. Her bakan, her bir il, şehir ve ilçe valisi sistemli, düzenli bir şekilde, uyum içinde, net bir planla, güvenle hareket etmeli ve geçici zorlukların üstesinden gelmek için her türlü çabayı göstermelidir. Nur Otan partisi üyeleri de bu kampanyanın ön saflarında bulunmalıdır.

Devletimizin en yüksek değerleri insan ve onun hayatı olduğundan, her birimiz kendimizin, anne ve babamızın, çocuklarımızın ve tüm sevdiklerimizin yaşamına karşı sorumlu davranmalıyız. Çünkü ulusun sağlığı, devlet güvenliğinin temel bir parçasıdır.

Bu dönemde halkımızın “büyüklere saygı, küçüklere sevgi” gibi tüm asil niteliklerinin bize yardımcı olacağına inanıyorum.

İnsanın özgüveni, büyük bir güçtür. O bizim bedenimize kuvvet, kalbimize metanet verir. Bu dönemde özellikle yardıma muhtaç insanları korumak önemlidir. Onlar; yaşlılar, gaziler, çok çocuklu anneler, düşük gelirli aileler ve engelli vatandaşlarımızdır. Halkımızın nesilden nesle aktarılan değerleri onlara sahip çıkmamızı gerektirmektedir.

Bugün insanlık bir kavşakta bulunmaktadır. Mevcut durum; jeopolitik, ekonomi, çevre, kamusal yaşamın birçok yönünü derinden etkilemekte ve devletlerin ilişkilerini de değiştirmektedir. Bu bağlamda Hindistan’ın büyük insancıl düşünürü Mahatma Gandi’nin “Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsak önce kendimizi değiştirmeliyiz” sözleri akla gelmektedir. Kelimenin tam anlamıyla daha dün, birbiriyle didişen, karşılıklı yaptırım savaşlarını yaşayan ülkeler şimdi birbirlerine yardım ellerini uzatmaktadır. Bu, küresel düzeyde meydana gelen ciddi değişikliklerin başlangıcıdır.

Dünya tarihinde, onlarca yıl hatta yüzyıllar boyunca süren çok sayıda savaşlar, gerginlikler ve çatışmalar yaşanmıştır. Milyonlarca insanı öldüren birçok olay ve salgın da olmuştur. Ancak insanlık her şeyin üstesinden gelmiştir. Mevcut felaketlerin üstesinden de geleceğiz. Dünyanın büyük güçlerinin bu zor durumdan bir ders çıkarması gerekmektedir.

Bir zamanlar Ayteke biy atamız, “Halkın amacı geleceği yaşamak, Yiğidin amacı geleceği getirmek. Bunları düşünen, sonunda mutlu olacaktır” demiştir. Ne güzel sözler! Şimdi, tüm insanlık uygarlığının gelişmesi için ilham veren yeni bir politikaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Herhangi bir kriz; kişiyi bu durumdan çıkmanın yolunu bulmaya, farklı düşünmeye, çalışma yöntemlerini geliştirmeye motive eder. Bu da bilim ve teknolojinin gelişmesine, sağlıklı bir yaşam tarzının oluşmasına götürür. Bu dönemde de işi organize etmenin yaratıcı yollarının ve hatta yeni meslek türlerinin ortaya çıktığını görüyoruz. Şimdi insanlar ofiste çalışma alışkanlığından uzaklaşmakta ve dijital ortamda çalışmaya geçmektedir. Bütün bunlar ancak zamanında, önceden planlanmış ve genişçe düşünülmüş önlemlerin sayesinde mümkün oldu.

Zorluklar; iradesi sağlam, kendine güveni tam insanları daha da güçlendirir. Bu nedenle, ilgisizlik ve kayıtsızlığı bir kenara bırakmalıyız ve krizden çıkış yolunu arayan tüm dünya ile birlikte çalışarak kendimizi yetiştirmemiz gerekmektedir.

Bilge Töle biy “Birliğin olmadığı yerde dirilik yoktur” buyurmuştur. Birlik ve beraberliğin i zapt edemeyeceği kale, fethedemeyeceği zirve yoktur. Bizim için, atalarımızın yüzyıllardır hayalini kurduğu ve neredeyse 30 yıl önce elde ettiğimiz bağımsızlığımızı sürekli olarak güçlendirmekten daha yüksek bir hedef yok. Kazakistan, hepimizin barış ve uyum içinde yaşadığı büyük ortak evimizdir. Çeşitliliğimiz, rekabetçi ve küresel bir dünyada zenginliğimizdir ve avantajımızdır. Bağımsızlık yılları boyunca elde ettiğimiz tüm başarılarımızın kaynağı halkımızın birliğidir. Yüce Allah birlik ve diriliğimizi korusun.

Ben öncelikle, eski kuşağa ve aydın kesim temsilcilerine hitap etmek istiyorum: insanları birliğe, iyiliğe, iyilik yapmaya, sağlıklı bir yaşam tarzına çağırınız. “Bolluk ve mutluluğun başlangıcı birlik” olduğunu unutmayınız. Gençleri çalışmaya, eğitime yönlendiriniz ve akranlarının arasında birinci olmaya çaba göstermeleri için eğitiniz. Gelecek nesle karşı olan büyük sorumluluğumuz bunu gerektirmektedir.

Genç kuşağa şunu demek isterim: gelecek sene bağımsızlık yılında doğanlar, 30 yaşında olacaklar. Siz toplumun en enerjik kısmısınız. Önceki nesil sizin için ellerinden gelen her şeyi yaptı, şimdi çaba sarf etme ve yeteneklerinizi gösterme sırası sizde. İyilik yapmaya çalışın, kötülükten ve kötü alışkanlıklardan uzak olun. Büyüklere saygı ve küçüklere sevgi gösterin, birbirinize dost ve arkadaş olun. Abay’ın öğüdünü asla unutmayın: “Birbirinizi dost olarak görmezseniz, Kazaklar, tüm işleriniz nafiledir”.

Girişimcilere de demek istediklerim var: bağımsızlık sayesinde kendi işinizi kurdunuz, zengin oldunuz. Şimdi “Ülkeme ne verebilirim?” sorusunu sorma sırası sizdedir.

Bu bağlamda benim ricam üzerine pek çok girişimci mali ve maddi yardım sağlayarak vatandaşlara yardım ediyorlar. Umarım bu güzel başlangıç ve bu iyilik devam eder.

Kuşakların ve geleneklerin sürekliliğinin olduğu yerde esenlik ve iyilik olur. Bu kutsal prensip, her Kazakistanlıların kalbinde ve ruhunda yer edinmelidir.

Bana en zor zamanlarda bile onurlarını asla kaybetmeyen, her zaman birlik ve beraberlik içinde olan, hoşgörüsü engin, kucağı açık, cana yakın halka liderlik etme bahtı verildi. Bu nedenle, bu zor dönemde bilge ve cömert halkıma, hepinize şükranlarımı ifade ederek seslenmek istedim.

Bağımsızlık yılları boyunca birçok zorlukları aştık ve krizleri atlattık. Bütün bu problemler hakkında ben her zaman size açık ve net bir şekilde konuştum. Bana daima büyük güven gösterdiniz, ben de halkımın bu güveninden her zaman kuvvet aldım. Bunun için hepinize en derin minnettarlığımı ifade etmek isterim.

Ulusun sağlığı ve devletin güvenliği birbirinden ayrılmaz kavramlardır. Devlet mevcut zorlukların üstesinden gelmek için gerekli tüm tedbirleri alır. Tek bir kişi, ülkemizin tek bir vatandaşı dahi devlet desteğinden mahrum kalmaz.

Biz tek bir devlet, birliği sağlam bir halkız. Ben hep halkımla birlikte olmuştum. Ve bugün de sizinle birlikteyim.

Biz birlikteyiz. Zorluklara eğilmeden, birliğimizi ve uyumumuzu koruyacağız. Ancak o zaman bağımsızlığımızı koruyabilir ve Kazakistan’ı “Mangilik El”e yani “Ebedi Devlet”e dönüştürebiliriz.

https://elbasy.kz/kk/news/2020-04/kazakstan-respublikasynyn-tungysh-prezidenti-elbasy-nursultan-nazarbaevtyn-birlese?fbclid=IwAR1zSFMEqWAvCllQ0g7c5sgBpDlLAJIrT2M9cWyqD_hFdFZsKF_KofJV-vk

Son Yazılar