Fidan’ın ziyaretinde iki ülke arasındaki işbirliğine yönelik somut adımlar atılabileceğine dair olumlu sinyaller alınması durumunda, Erdoğan’ın ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkilerin daha üst seviyelere çıkarılması işten bile değil. Bilgay Duman, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 22-24 Ağustos’ta gerçekleştireceği Irak ziyaretinden beklentileri, Türkiye ve Irak arasındaki temel dinamikleri ve ön plana çıkan konuları kaleme aldı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 22-24 Ağustos 2023 tarihlerinde Bağdat ve Erbil’i kapsayacak şekilde Irak’a önemli bir ziyaret gerçekleştiriyor. Söz konusu ziyaret Irak’ta Muhammed Şiya es-Sudani’nin başbakanlığında kurulan hükümet açısından Türkiye’den bakan düzeyinden yapılan ilk ziyaret olması hasebiyle önemli. Bununla birlikte Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın beklenen Irak ziyaretinden hemen önce yapılması da ziyareti önemli kılıyor. Fidan’dan hemen sonra Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın da geniş bir heyetle Irak’a gitmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak gezisi bu iki ziyaretten sonra gerçekleşecek. Nitekim özellikle Irak medyası haftalardır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak’ı ziyaret edeceğine yönelik yoğun haberler yapıyor. Bu anlamıyla Türkiye’den Irak’a yönelik yapılacak ziyaretlerin ülke kamuoyu tarafından da önemsendiğini söylemek yanlış olmaz. Zira iki ülke arasında ortak çıkar, risk ve tehditler var. Bu noktada iki ülkenin çıkarlarını destekleyecek şekilde kurulacak işbirliği mekanizmaları önemli olacak.
Bilindiği gibi 2008 yılının yaz aylarında söz konusu dönemde başbakanlık görevini yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bağdat ziyaretinde 48 mutabakat muhtırası imzalanmış ve iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulmuştu. Ancak özellikle Irak’taki istikrarsızlık ve bölgesel denklemde yaşanan gelişmeler nedeniyle bu konsey etkin bir biçimde işletilemedi. Bu noktada, Irak’a art arda yapılacak üst düzey ziyaretlerle ilişkilerin boyutu farklı bir noktaya getirebilir.
Türkiye’nin Irak politikasının temel dinamikleri
Türkiye ve Irak 378 kilometrelik bir sınırı paylaşıyor. Yani iki ülke arasında doğal bir komşuluk söz konusu. Ancak iki ülke arasındaki ilişkilere bakıldığında sıradan bir komşuluk ilişkisinin ötesinde bir etkileşim var. Coğrafi paydaşlığın ötesinde tarihi, kültürel, sosyolojik bir ortaklık da söz konusu. Bu nedenle bölgede ve özellikle Irak’ta ortaya çıkan her gelişme, doğrudan ya da dolaylı bir biçimde, Türkiye’yi etkiliyor. Buradan hareketle Irak’taki istikrarın desteklenmesi; Irak’ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin sağlanması ve korunması; Irak’ta hiçbir grubun siyaset dışında kalmaması; tartışmalı konularda uzlaşıya dayalı bir çözüm üretilmesi; terör örgütü PKK’nın Irak’taki varlığının bitirilmesi; Irak’taki enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaştırılması; enerji arz güvenliğinin sağlanması; Irak’taki yeniden yapılanma üzerinden ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gibi konular Türkiye’nin Irak politikasının temel parametreleri haline geldi.
Bu parametreler dahilinde Türkiye Irak’taki her kesimle ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Ancak Irak’taki yönetimsel yapının zafiyet ve boşluklarının, siyasal yapı içerisindeki çekişme ve karşıtlıkların ilişkilerin istenen seviyeye ulaşmasının da önüne geçtiği söylenebilir.
Buna rağmen halen Irak’ta tam anlamıyla yönetimsel ve siyasal düzen oturmamış olsa da Muhammed Şiya es-Sudani’nin 1 yıldan fazla süren müzakerelerden sonra kurduğu hükümetin Irak’ta olumlu bir hava oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. Başbakan Sudani’nin iç politikada devlet kurumsallaşması adına attığı adımların yanı sıra dış politikada da dengeli bir siyaset izlemeye çalışması, ülke içerisinde olduğu kadar bölgesel ve küresel düzlemde de hükümete hareket alanı sağlamış durumda. Bu durum Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin gelişmesi açısından önemli bir fırsat olarak görülebilir.
Ön plana çıkan konular
Yine de iki ülke arasında kült haline gelen ve uzun yıllardır üzerinde durulan konular ve yaklaşım farklılıkları ilişkilerin bir üst seviyeye çıkarılması konusunda engel teşkil ediyor. Zira Türkiye ve Irak arasında terör örgütü PKK’nın varlığı, Türkiye’nin PKK’ya yönelik sınır ötesi operasyonları ve su konusunda uzun vadeli bir süreç bulunuyor. Türkiye, Irak’tan PKK’nın Irak’taki varlığının bitirilmesi konusunda destek vermesini ve Irak’ın PKK’yı resmen bir terör örgütü olarak ilan etmesini talep ederken, Irak da Türkiye’den doğan ve Irak’ta birleşerek denize dökülen Fırat ve Dicle’den daha fazla su salınmasını talep ediyor. Burada bağlantılı olmayan iki konu sanki birbirinin karşılığı gibi gösteriliyor. Bu noktada, Fidan’ın ziyaretinde bu iki konunun yine ana gündem maddeleri olarak karşımıza çıkma ihtimali oldukça kuvvetli. Buna rağmen Irak Başbakanı Sudani’nin Şubat 2023’te Türkiye ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında hem terör örgütü PKK hem de su konusunda ortak noktaya yaklaşıldığına yönelik küçük de olsa atılacak somut adımların ifade edilmesi önemli olmuştu. Bu görüşmelerde Türkiye Irak’a bir aylığına daha fazla su bırakma taahhüdünde bulunurken, Irak’ın sınırların korunması için sınır muhafız birlikleri oluşturmaya başlaması ve PKK’nın militan üretim ve endoktrinasyon merkezi haline gelen, sözde mülteci kampı olan Mahmur’u kontrol altına almaya yönelik çabaları da dikkat çekici oldu. Buna rağmen hem terör örgütü PKK’nın Irak’taki varlığı hem de su konusunda etkin mekanizmalar ve ortak çalışma sistematiği geliştirilebilmiş değil. Zira tali konular da etkili adımlar atılmasının önüne geçiyor.
Bu noktada, Irak petrolünün Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara satışı konusunda yaşanan anlaşmazlıklar da dikkat çekici oldu. Nitekim Irak’ın, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’yle (IKBY) doğrudan petrol anlaşması ve satışı yaptığı gerekçesiyle, Türkiye’yi Uluslararası Tahkim Mahkemesine şikayet etmesi ve bu şikayet sonucu Türkiye’nin Irak’a tazminat ödemeye mahkum edilmesi, Türkiye ve Irak arasında gerginliğine neden olduysa da her iki tarafın da temkinli bir yaklaşım sergilemesiyle ilişkilerin bozulmasına yol açmadı.
Kararın hemen ardından Türkiye, 25 Mart’ta Irak’tan petrol akışını durdurdu. Zira petrol akışı konusunda esas anlaşmazlık IKBY ve Irak merkezi hükümeti arasında yaşanıyor. Irak merkezi hükümeti IKBY’den çıkarılan petrolün parasının tamamının kendisine verilmesini talep ediyor. Bu nedenle IKBY’ye gönderdiği bütçede de kesintiye gidiyor. Türkiye, IKBY ve Irak merkezi hükümeti arasında tam bir uzlaşının sağlanmasını destekliyor. Buradan hareketle Fidan’ın ziyaretinde petrol akışının sürdürülmesi konusunda önemli adımlar atılmasını beklemek mümkün. Zira Irak Parlamentosu Başkanı Yardımcısı Şahavan Abdullah, bir toplantıda Sudani’nin “Petrol sevkiyatının durdurulması sonucu kaybettiğimiz para, Türkiye’den ödemesini istediğimiz tazminatın iki katını oluşturuyor. Dolayısıyla bu konuda esnek davranıp, Türkiye ile bir şekilde uzlaşıya varmalıyız.” şeklinde ifadede bulunduğu açıklaması dikkat çekici. Bu açıklama Sudani’nin de Türkiye’yle ilişkileri yumuşatmak ve sorunlu konulara çözüm bulmak istediğinin bir göstergesi.
Nitekim Irak’ın gelecek projesi olarak adlandırılan Irak’taki Fav Limanı’ndan Türkiye sınırına kadar uzanacak şekilde kara yolu ve demir yolu hatlarının yapılmasını öngören Kalkınma Yolu Projesi, Irak açısından son derece önemli. Bu projeyle Irak’ın doğrudan Avrupa’ya açılması mümkün olacak. Bu noktada Fidan’ın ziyaretinde Kalkınma Yolu Projesi konusunda atılacak adımların da konuşulması kuvvetle muhtemel.
Sonuç olarak Fidan’ın ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası ziyaretinden önce aynı zamanda bir hazırlık ziyareti olarak da nitelendirilebilir. Fidan’ın ziyaretinde iki ülke arasındaki işbirliğine yönelik somut adımlar atılabileceğine dair olumlu sinyaller alınması durumunda, Erdoğan’ın ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkilerin daha üst seviyelere çıkarılması işten bile değil. Bu noktada Irak’ın tutumu belirleyici faktör olacak.
Bilgay Duman
ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü