Gazze’de Filistin tarihinin en büyük yıkım süreci yaşanırken, yakın bir gelecekte tüm Filistinlilerin rızasıyla ve Filistinlilerin lehine sonuçlanacak kalıcı ateşkes için şimdilik bir zemin bulunmuyor. İstanbul Gedik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Selim Sezer, Gazze’de soykırım yaşanırken Hamas-İsrail arasındaki ateşkes görüşmelerinin son durumunu kaleme aldı.
Katar’ın başkenti Doha, bir kez daha İsrail ve Hamas arasında dolaylı ateşkes görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. Her ne kadar İsrail delegasyonunun başında bulunan Mossad Başkanı David Barnea Doha’dan ayrılsa da Katar Dışişleri Bakanlığı görüşmelerin seyri hakkında “ihtiyatlı bir iyimserlik” içinde olduklarını ifade etti. Filistinliler de genel olarak müzakereleri sürdürme konusunda istekli görünüyor. Bu açılardan bakıldığında Gazze’de geçici ateşkes ihtimalinin ufukta belirdiğini söylemek mümkün olmakla birlikte, sürecin seyrine ilişkin bir dizi belirsizlik ve soru işareti de mevcut.
Hamas’ın 3 aşamalı ateşkes önerisi
Bilindiği gibi görüşmeler, Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda gerçekleşiyor. Doğrudan temasın bulunmadığı süreçte taraflar öneri ya da taleplerini arabuluculara iletiyor. Ardından diğer taraf bu metni inceledikten sonra tutumunu ve varsa değişiklik taleplerini yine aynı arabuluculara bildiriyor. Katar ve Mısır temsilcileri, bazı durumlarda süreci kolaylaştırmak ve sürdürülebilir kılmak adına kendi fikirlerini de hem Filistinli gruplarla hem de İsrail heyetiyle paylaşıyor. Kasım ayı sonlarında uzatmalarla birlikte toplam 7 gün süren ve sınırlı bir esir takasını da içeren ilk geçici ateşkes de bu şekilde gerçekleşti.
Şu ana kadar basına yansıyan bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla halihazırda devam eden müzakerelerde, Hamas 3 aşamadan oluşan bir plan sundu. 6 haftalık ateşkesin uygulanacağı 1’inci aşamada, kadınlar ve çocuklar öncelikli olarak bazı İsrailli rehinelerin serbest bırakılması, bu kişilerin karşılığında aralarında müebbet hapis cezasına çarptırılmış bazı isimlerin de olduğu bine yakın Filistinlinin İsrail hapishanelerinden çıkarılması öngörülüyor. Aynı zamanda, bu aşamada işgal güçlerinin Gazze’nin kuzeyiyle güneyini birbirine bağlayan El-Reşid ve Selahaddin caddelerinden çekilmesi talep ediliyor. İsrail’in Gazze’yi ikiye bölme ve kuzeyde daha fazla kontrol sağlama amacı dikkate alındığında, bu husus stratejik bir önem taşıyor. Ateşkesin bu ilk aşamasında, yerinden edilen Filistinlilerin evlerine dönmesi ve Gazze’ye giren insani yardımların arttırılması da taslak metinde yer alan hususlar arasında.
6 haftalık 1’inci aşamanın arkasından gelen 2’nci aşamada geriye kalan rehineler için nasıl bir takas öngörüldüğü net değil. Ancak Hamas daha fazla rehineyi serbest bırakmak için bu aşamada kalıcı ateşkes ilan edilmesini şart koşuyor. Son aşamada ise Gazze ablukasının kaldırılması ve yeniden inşa sürecinin başlaması öngörülüyor.
Netenyahu’nun kaderi Gazze’ye mi bağlı?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Hamas’ın sunduğu bu ateşkes tasarısının “gerçekçi olmayan talepler” üzerine kurulu olduğunu savundu. Belirttiğimiz üzere David Barnea da Doha’dan ayrıldı. Ancak Barnea’nın görevlendirdiği “teknik ekip” müzakerelere devam edecek.
Bununla birlikte, şu an için İsrail’in kalıcı ateşkese varabilecek bir sürece olumlu yaklaşmasını beklememek gerekiyor. Zira, İsrail uluslararası toplumdan gelen yoğun tepki ve itirazlara rağmen Refah bölgesine “operasyon” düzenleme amacından vazgeçmiş değil. Bilakis İsrail bu yöndeki hazırlıklarına hız verdi. Aynı zamanda, İsrail’in Gazze’de 7 Ekim öncesine göre bir statüko değişimini getirmeyecek herhangi bir ateşkes planını kendi isteğiyle kabul etmesi de ihtimal dahilinde görünmüyor.
Pek çok yorumcunun üzerinde mutabakata vardığı bir nokta da Netanyahu’nun siyasi kariyerinin devamının Gazze’deki savaşın devamına bağlı olduğudur. 7 Ekim’e kadar “yargı reformu” girişimi sebebiyle yüzbinlerce kişinin katıldığı protesto gösterilerinde istifası istenen Netanyahu, 7 Ekim sonrasında bu tepkileri büyük ölçüde askıya almayı başarsa da “olağan” siyasi hayata dönülmesi sonrasında bu protestoların yeniden kitlesel bir hal alacağı kesindir.
Ayrıca Gazze’de yapılan soykırım nedeniyle İsrailliler arasında cılız sesler var olsa da Netenyahu’ya karşı ciddi bir tepki yok. Aksine İsrail ordusunun Gazze’deki başarısızlığı iç huzursuzluğu arttırıyor. Bu durumda, savaş bittikten sonra ölen askerler ve rehineler sebebiyle hesap vermek zorunda kalacak ve büyük bir ihtimalle koltuğunu terk etmeye zorlanacak Netanyahu’nun devam eden 4 ayrı yolsuzluk soruşturması sebebiyle hapse girmesi bile ihtimal dahilindedir.
Filistin’in birliğe ihtiyacı var
Bahsedilmesi gereken son nokta ise müzakere sürecinde Filistin tarafının konsensüsle hareket edebileceğinin kesin olmadığıdır. Şu ana kadar farklı Filistinli hareketlerin kendi içinde veya birbiri arasında majör görüş farklılığı yaşandığına dair bir gösterge olmasa da başta İslami Cihad olmak üzere farklı hareketlerin müzakere sürecine mesafeli yaklaştığı biliniyor. Aynı zamanda Hamas’ın siyasi kanadı ve askeri kanadı müzakerelere karşı aynı derecede esnek değil. Son olarak, arabulucu konumundaki Katar ve Mısır’ın Hamas’a daha sınırlı taleplerde bulunması yönünde baskı uyguladığına dair haberler zaman zaman basında yer buluyor.
Sonuç olarak Gazze’de Filistin tarihinin en büyük yıkım süreci yaşanırken yakın bir gelecekte tüm Filistinlilerin rızasıyla ve Filistinlilerin lehine sonuçlanacak bir kalıcı ateşkes için şimdilik bir zemin bulunmuyor. Ancak mevcut müzakere süreci önümüzdeki günlerde veya haftalarda, kısmi bir insani rahatlamayı sağlayacak geçici bir ateşkesi üretebilir.
Dr. Selim Sezer
İstanbul Gedik Üniversitesi Öğretim Üyesi