Bundan önceki meclis seçimlerinde büyük oranda meclis dışında kalan reformistler bu seçim neticesinde İran siyasetinde etkisiz hale getirildi. İRAM Başkan Vekili Doç. Dr. Turgay Şafak, 1 Mart tarihinde gerçekleşen İran seçimlerinin iç siyasete yansımalarını kaleme aldı.
İran’da 1 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen 12’nci dönem İslami Şura Meclisi ve 6’ncı dönem Uzmanlar Meclisi seçimlerinin kesin sonuçları henüz açıklanmadı. Ancak üzerinde en fazla durulan konu seçime katılım oranı oldu. Bunun nedeni seçim öncesinde başta Ayetullah Hamaney olmak üzere yönetici elitleri, Cuma imamları, ordu komutanları, siyasetçiler ve akademisyenler halkı seçime katılıp oy kullanmaya ve “düşmana” gereken cevabı vermeye davet etti.
Seçimler İran’da meşruiyet kaynağı olarak görülmesi sebebiyle her zaman önem atfedilir, Orta Doğu’daki diğer ülkelerden aralarındaki en önemli farkın seçimler olduğu övünerek vurgulanır. Ancak seçimlere katılım oranlarına bakıldığında İran müesses nizamının ve yönetici elitlerin seçim sonuçları açısından umduğunu bulamadığı ortaya çıkıyor. Bu seçim İran tarihinin en düşük katılımlı seçimi olarak tarihe geçti.
En düşük katılımlı seçim
İran’da son dönem yapılan seçimlerin katılım oranlarına bakacak olursak sürekli bir düşüş takip ettiği görülür. 2020 şubat ayında gerçekleşen meclis seçiminde katılım oranı yüzde 42,5 iken 2016 yılı şubat ayında yüzde 62 oranında bir katılım olmuştu. 1 Mart 2024’te yapılan son seçimde ise bu oran yüzde 41’de kaldı. Katılım oranının bu şekilde düşmesinin başlıca sebebi seçim için başvuru yapan adayları inceleyip onay veya ret verme yetkisine sahip Anayasa Koruyucular Konseyinin (AKK) reformist hatta ılımlı adayların başvurularını reddetmesidir. Reformcu gruplar, mevcut durumdan şikayetçi kesimlerin bazı şeylerin seçim yoluyla değişebileceği düşüncesini dile getirerek halkı sandık başına gitmeye ikna etmeye çalışırlardı. Ancak Anayasa Koruyucular Konseyi son seçimde reformist olarak bilinen adayların başvurularını reddederek ılımlı olarak adlandırılabilecek sadece birkaç adayı onayladı. Reformist parti ve STK’lerden oluşan Reformist Cephe bu duruma tepki gösterdi ve seçimleri boykot çağrısı yapma kararı aldı. Reformist Cephe’nin dönem başkanlığını yürüten Azer Mansuri, yaptığı açıklamalarda bu seçimin anlamsız ve etkisiz olduğunu vurgulayarak özgür, adil ve rekabetçi bir seçim imkanının ortadan kalktığını ve hiçbir adayı desteklemeyeceğini ilan etti.
Bu karara karşı çıkan cephe içindeki İtidal ve Kalkınma Partisi, Milli İtimad Partisi, Sadenzegi Partisi ve İranlıların Sesi Partisi gibi bazı partiler her ne olursa olsun seçimlere katılmak gerektiğini vurgulayarak ılımlı bazı isimlerin bir araya gelerek oluşturduğu aday listesine destek vereceklerini deklare ettiler. Reformist cephenin manevi lideri konumundaki eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de katılım konusunda boykot yapanlara destek verdi ve sandık başına dahi gitmedi. Bundan önceki meclis seçimlerinde büyük oranda meclis dışında kalan reformistler bu seçim neticesinde İran siyasetinde etkisiz hale getirildi. Ali Mutahhari öncülüğünde oluşturulan ılımlılar listesinden hiçbir ismin meclise girememiş olması bazı reformist partilerin yaptığı katılım çağrısının etkili olmadığını gösterdi.
Devrim Rehberi’ni seçecek Uzmanlar Meclisi de oylandı
Bu seçimde sandık başına giden İranlılar milletvekilliği ile birlikte İran’ın en üst düzey yöneticisi konumundaki Devrim Rehberi’ni seçme, denetleme ve azletme yetkilerine sahip olan Uzmanlar Meclisi için de oy kullandı. 88 sandalyeden oluşan Uzmanlar Meclisi üyeleri de halk tarafından doğrudan seçiliyor. Bu meclis için adaylık başvurusu yapan kişilerin de Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor. Mevcut rehber Ayetullah Hameney’in 85 yaşında olduğu düşünülecek olursa bu dönem oluşacak Uzmanlar Meclisi’nin bir sonraki rehberi seçme ihtimali yüksek görünüyor. Bu nedenle Uzmanlar Meclisi için oy kullanılması da ayrı bir öneme sahiptir. İşte tam da bu nedenle rehber seçiminde aykırı bir sesin oluşmasına meydan vermemek amacıyla Eski Cumhurbaşkanlarından Hasan Ruhani’nin adaylığı veto edildi. Henüz kesin sonuçlar açıklanmasa da yeni dönem Uzmanlar Meclisi’nin yeni üyeleri seçim öncesinde öngörülen isimlerden oluşacaktır.
Reformist isimler adaylık başvuruları reddedilmesi sebebiyle seçime katılma şanslarını kaybettiler. Ilımlı adaylar yeterli oy oranına ulaşamadıkları için meclise gitme şansını elde edemediler. Resmi olmayan sonuçlara bakıldığında mecliste bir önceki meclise benzer, muhafazakarların çoğunlukta olduğu bir meclis oluşacaktır. Meclise girmeye hak kazanan adayların birçoğunun İslam Devrimi Direniş Cephesi (Cephe-i Paydari) üyesi isimlerden oluşması hem ülke içindeki toplumsal meselelerde hem de bölgesel ve küresel meselelerde daha muhafazakar bir İran meclisi göreceğimiz anlamına geliyor. Son yıllarda muhtelif devlet kademelerine yapılan atamalarda yönetimde Devrim Muhafızları kökenli isimlerin veya benzer düşünce yapısına sahip kişilerin tercih edilmesi müesses nizamın içeride meydana gelebilecek protestoları veya sosyal hareketleri kontrol altında tutmasını hedefledi. Seçimle belirlenen meclisin de Hameney’in deyimi ile “inkılabi-hizbullahi” bir meclis olabilmesi için müesses nizamın en önemli aygıtı olan Anayasa Koruyucular Konseyi, elindeki yasal yetkileri kullanarak Devrim Rehberi’nin ortaya koyduğu profile uygun isimlerin meclise gitmesi için bir seçim mühendisliği yaptı. Seçim mühendisliğinin ilk adımı 2020 yılı meclis seçimleriydi. AKK birçok reformist ve ılımlı adayın başvurusunu reddetti. Meclisin yüzde 70’ini muhafazakar vekiller ele geçirdi. Mevcut Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Cumhurbaşkanı olarak seçildiği 2021 yılında gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı şekilde reformist adaylar veto edilmişti.
1 Mart seçimleri de AKK’nin yaptığı seçim mühendisliğinin neticesi olarak muhafazakarlar arasında bir seçim oldu. Reformist bazı isimler tarafından “İran’ın Talibanı” olarak nitelenen Direniş Cephesinin hakim olduğu mecliste geleneksel muhafazakarlar ve muhafazakarların farklı tonlarından oluşan bir meclis aritmetiği oluşacaktır.
Sonuç olarak 45 yıllık İslam Cumhuriyeti tarihinin en düşük katılımlı seçimi gerçekleşti. İbrahim Reisi’nin Cumhurbaşkanı olarak seçildiği günlerde Devrim Muhafızları Ordusu Ammar Karargahı komutanı Mehdi Taib’in dillendirdiği ve ülke yönetiminin 3 organının yani yasama, yürütme ve yargıyla güvenlik, askeri ve istihbarat birimlerinin aynı siyasi harekete mensup kişilerden oluştuğu, yönetimde homojenliği savunan “halis-sazi” projesinde yeni bir aşamaya geçildi.
Doç. Dr. Turgay Şafak
İRAM Başkan Vekili