İsrail’de her 5 Yahudi’den 4’ü, Filistinli grupların abluka altındaki Gazze Şeridi’nden 7 Ekim’de başlattığı saldırı ve sonuçları konusunda ülke yönetimini suçluyor. Anadolu Ajansı Muhabiri Şule Özkan, İsrail’de yaşanan protestoların sebeplerini ve Netanyahu iktidarının geleceğini kaleme aldı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ederken binlerce İsrailli başkent Tel Aviv’de protestolar düzenlemeye devam ediyor. Protestocular arasında Başbakan Binyamin Netanyahu’nun hükümetine karşı çıkanlar, Gazze Şeridi’ndeki İsrailli esirlerin aileleri ve savaş karşıtları bulunuyor.
Esirlerin yakınları İsrail ordusunun Gazze’nin güneyindeki Refah kentine saldırması durumunda esirlerin hayati durumundan endişe ediyor.
Hükümet karşıtları ve İsrailli esirlerin aileleri yan yana
Netanyahu hükümetinin istifasını ve ülkede erken seçimi isteyen binlerce kişi Tel Aviv’de bir araya gelerek Başbakan’a hitaben “Lider de sensin, suçlu da”, “Şimdi anlaşma zamanı”, “Derhal seçimlere” gibi sloganlar atıyor. Hükümet karşıtı protestolarda göstericiler trafiği kesiyor, ateş yakıyor ve polisle karşı karşıya geliyor. İsrail polisi protestocuları tutukluyor ve tazyikli suyla müdahale ediyor.
İsrail’deki Diyalog Merkezi’nin ülke genelinde 620 Yahudi ile yaptığı ankete göre, ankete katılanların yüzde 86’sı Gazze’deki Filistinli grupların saldırısından ülke yönetimini sorumlu tutuyor.
Hükümet karşıtı protestolara eş zamanlı olarak İsrailli esirlerin yakınları Tel Aviv’de Savunma Bakanlığı önünde gösteriler düzenliyor. Tel Aviv ve Hayfa’nın yanı sıra Netanyahu’nun evinin bulunduğu kuzeydeki Kayserya’da da protestolar yapılıyor. İsrail bayraklarıyla toplanan göstericiler hazırladıkları pankart ve afişlerle Netanyahu’ya karşı tepkilerini dile getirirken savaş karşıtı İsrailliler de gösterilere destek veriyor. Dolayısıyla İsraillilerin pek çok farklı yerde çeşitli amaçlarla gösteriler düzenlediğini söyleyebiliriz.
Gazze’deki İsrailli esirlerin aileleri hükümetten esir takası yapmasını talep ediyor. 7 Ekim’den bu yana ülkenin gündeminde İsrailli esirler var. Esirlerin aileleri Netanyahu hükümetinin yeterince çaba harcamadığını ve esir takası anlaşmalarına yanaşmadığını düşünüyor. Ayrıca esirlerin yakınları İsrail ordusunun Gazze’nin güneyindeki Refah kentine saldırması durumunda esirlerin hayati durumundan endişe ediyor.
Protestolar genellikle Tel Aviv’de yapılıyor fakat İsrail Meclisi’nin bulunduğu Batı Kudüs de oldukça hareketli. Öyle ki, bazı gruplar İsrail Meclisi önünde çadırlar kurarak burada kalmaya başladı. İsrail Meclisi de eleştirinin odak noktasında bulunuyor. Gazze’ye yönelik saldırılar devam ederken ve İsrailli esirler hala dönmemişken Meclis’in ara tatile girmesi İsrail Meclisi’ne olan tepkinin en büyük nedenidir.
Protestolara ek olarak ultra Ortodoks Yahudilerin düzenlediği gösterilere de ayrıca parantez açabiliriz. Yeni yasada zorunlu askerlik hizmeti yapması istenen ultra Ortodoks Yahudiler, Batı Kudüs’ün merkezinde yolları kapatarak protestolar düzenliyor. Yahudi geleneğine uygun siyah takım elbise, beyaz gömlek ve fötr şapkayla tanıdığımız Harediler “Ölürüz ama askerliğe gitmeyiz”, “Askere gidersek köpeklerle eşit oluruz” gibi sloganlarla dikkatleri üzerine çekiyor.
Harediler, 9 milyonluk İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Ultra Ortodoks topluluk orduda dinin gerekliliklerini yerine getiremeyecekleri gerekçesiyle askerlik yapmayı reddediyor. İsrail’de kadın erkek fark etmeksizin 3 yıl zorunlu askerlik hizmetinden Tevrat eğitimi yani Yeşiva nedeniyle muaf olan Harediler ve Hiloni denilen laik İsrailliler arasındaki gerilim İsrail Meclisi’ne de yansıyor. Yüksek Mahkeme’nin askerlik şubesine yazılmayan ve Tevrat okullarında eğitim gören Haredi öğrenciler için hükümetin sağladığı fonu kesmesi Netanyahu’yu zor durumda bırakıyor.
Netanyahu erken seçim çağrılarını reddediyor
Netanyahu ise erken seçimin İsrail’i felce uğratacağını belirtiyor. 29 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında “zafere bu kadar yaklaşmışken erken seçimin ulusal birliğe darbe vuracağını” dile getiren Netanyahu, esir takasına ilişkin durumlarda da Hamas’ı suçluyor. Hamas ve İsrail arasında gerçekleşen esir takası müzakerelerinde anlaşma sağlanamıyor.
Netanyahu, İsrail’e karşı uluslararası baskının artmasına rağmen İsrail ordusunun hareket özgürlüğünü savunuyor. Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine saldıracaklarını açıklayan başbakan bunu uluslararası hukuka uygun biçimde yapacağını ifade ediyor. Bu noktada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) 25 Mart’ta Gazze’de ramazan ayında ateşkes kararı çıktığını ancak İsrail’in bu kararı uygulamadığını hatırlatmak gerekiyor.
Netanyahu iktidarda kalmak için savaşa devam ediyor
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının sorumlusu olarak Netanyahu görülüyor. Netanyahu İsraillilerin hayatını koruyamamakla suçlanıyor. İsrail halkı Netanyahu hükümetinin savaşa iktidarda kalmak için devam ettiğini ve siyasi olarak pozisyonunu koruyabilmek adına hamle yaptığını düşünüyor. İsrail’de her 5 Yahudi’den 4’ü, Filistinli grupların abluka altındaki Gazze Şeridi’nden 7 Ekim’de başlattığı saldırı ve bu saldırının sonuçları konusunda ülke yönetimini suçluyor. İsrail’deki Diyalog Merkezi’nin ülke genelinde 620 Yahudi ile yaptığı ankete göre, ankete katılanların yüzde 86’sı Gazze’deki Filistinli grupların saldırısından ülke yönetimini sorumlu tutuyor.
Netanyahu hükümeti, ülke tarihinin en sağcı hükümeti olarak görülüyor. İsrail’in aşırı sağcı bakanları ve Netanyahu hükümetinin üst düzey isimleriyse esirlerin İsrail’in birinci önceliği olmaması gerektiğini, Hamas’ı yok etmenin daha önemli olduğunu savunuyor. Netanyahu destekçileri ve esir yakınları arasında arbede yaşanıyor. Esir yakınlarının fiziksel şiddete uğradığı kaydediliyor. Netanyahu bu iki grubun kıskacında kalmış gibi gözüküyor.
Protestoların 7 Ekim’de başlamadığını hatırlatmakta fayda var. Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin yargı düzenlemelerine karşı Tel Aviv’de on binlerce protestocu 39 hafta boyunca gösteriler düzenlemişti. 7 Ekim’de düzenlenen saldırının ardından protestolara ara verilmişti.
Netanyahu’nun “Filistin devleti kurulmasına karşı” olduğunu açıklamasının ardından, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) iki devletli çözüm için çalışmaya devam edeceğini bildirdi. Dolayısıyla ABD’nin Netanyahu’ya olan desteğinin azaldığı ve Netanyahu’nun yalnızlaştığı görülüyor.
Protestolar, İsrail’in derin siyasi bölünmelerini ortaya çıkarıyor. Her ne kadar İsrail halkı Hamas’ı bitirme konusunda ortak noktada buluşsa da esirlerin geri getirilememesi ve savaşın yönetimi sebebiyle Netanyahu’ya olan destek azalıyor. Ocak ayında İsrail Demokrasi Enstitüsü tarafından yapılan ankete göre, İsraillilerin sadece yüzde 15’i Gazze savaşından sonra Netanyahu’nun görevine devam etmesini istiyor. Ankete katılanların yüzde 23’ü eski Savunma Bakanı ve Savaş Kabinesi Üyesi Benny Gantz’ın başbakan olmasını tercih ediyor. Savaş sebebiyle ertelenen seçim ve bahsedilen durumlar göz önünde bulundurulduğunda Netanyahu’nun koltuğunda oturmaya devam etmesi mümkün görünmüyor.
Şule Özkan
Anadolu Ajansı Ayrımcılık Hattı Muhabiri