Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sivillere de hizmet verecek olan hastanenin yapımı ve hizmete girmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Hastanenin adında yer alan 24 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda tabip olarak görevli bulunan ve o dönem binbaşı rütbesinde olan Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarının Rumlar tarafından katledildiğini söyleyen Tatar, hastaneye o günleri hatırlatacak şekilde bu adın verilmesinin Türk milletinin vefa ve kadirşinaslık özellikleri ile bağdaştığını belirtti.
Tatar, hastanenin alanında uzman doktorları ve son derece teknolojik imkanlarıyla KKTC’ye kazandırıldığını söyledi.
1963’ten başlayarak 1974’e kadar devam eden, Kıbrıs Türklerinin yaşadığı soykırım, vahşet ve haksızlıkları anlatan Tatar, “Kıbrıs Türk’ü, bugün kendi devleti KKTC’de özgürce yaşamaktadır. Yarın devletimizin kuruluşunun 41. yıl dönümünü, yani Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayacağız. Devletimizin 41. kuruluş yıl dönümü ve Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.” diye konuştu.
Tören sonrasında Tatar, KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Tatar, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Kıbrıs’ta asırlardır mücadele eden bir milletin ferdi olarak bugünlere kadar gelmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Tatar konuşmasında, 1974’teki Barış Harekatı’ndan sonra Ada’da barış ve sükunetin hakim olduğu yeni bir dönemin başladığını vurgulayarak, bundan sonra Kıbrıs’ta bir görüşme olacaksa bunun 2 devletli, egemen eşit, eşit uluslararası statüye sahip devletler arasında gerçekleşeceğini belirtti.
Bugün Gazze’de yaşanan olayların benzerlerini, 1960’lı yıllardan itibaren Kıbrıs’ta Türklerin yaşadığının altını çizen Tatar, Ada’da yaşayan iki halktan biri olan Türklerin, kendi dili ve gelenekleri ile geleceğini tayin etme hakkına sahip olduğunu ve Birleşmiş Milletler (BM) dahil herkesin buna saygı duyması gerektiğini vurguladı.
Tatar, Annan Planı referandumu başta olmak üzere en son 2017’deki Crans-Montana görüşmelerinde Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılamadığını hatırlatarak, “Rum tarafı bizimle hiçbir zaman eşitlik, itibar ve zenginliği paylaşmak arzusunda olmamıştır.” diye konuştu.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ta federasyon temeline dayalı görüşmelerden geçmişte hiçbir sonuç alınamadığına ve Rumların, çözümden çok Kıbrıs Türklerini hakları ellerinden alınmış bir azınlık haline dönüştürmek istediklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Türkiye ile bağlarımızın koparılmak istenmesine müsaade etmeyeceğiz. Rumların istediği Türkiye ile bağlarımızın koparılması. Türkiye Cumhuriyeti bizim garantör ülkemiz ve aynı zamanda kuvvetlerinin buradaki barış huzur ve güvenin teminatı olduğunu herkes bilmektedir. KKTC sadece kendi topraklarıyla değil, Ana Vatan, Gök Vatan ve Mavi Vatan ile birlikte Doğu Akdeniz’de bütün halinde büyük bir potansiyeli barındırıyoruz.”
Görüşme öncesinde yapılan ortak basın açıklamasında konuşan Cevdet Yılmaz, 15 Kasım 1983 tarihinin Kıbrıs Türk halkı için önemli bir dönüm noktası olduğunu, kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş önderliğinde milli iradenin tecelli ettiğini, Kıbrıs Türk halkını yok etmeye çalışanlara yönelik verilmiş büyük bir ders olduğunu söyledi.
Yılmaz, KKTC’nin kuruluşundan bu yana önemli aşamalar katettiğini, bu başarı ve ilerlemenin Türkiye için gurur kaynağı olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin KKTC’nin daha ileriye gitmesi için birlikte çalışmaya devam edeceğini dile getirdi.
2024 İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması kapsamında Kıbrıs Türk halkının refahına hizmet edecek projelere devam ettiklerini belirten Yılmaz, şöyle konuştu: “Kıbrıs meselesine yönelik ortaya koyduğunuz iki devletli çözüm vizyonunu kuvvetle destekliyoruz. Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm ancak Ada’daki gerçekler temelinde mümkün olabilecektir. Bunun için de öncelikle Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmelidir. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. Genel Kurulunda bir kez daha ifade ettikleri üzere, uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımalı, ülkenizle diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirilmelidir. Kıbrıs Türkü, on yıllar boyunca Ada’yı Türklerden arındırmak amacıyla Rum tarafınca yapılan baskı, terör ve yıldırma eylemlerine rağmen varlığını sürdürmeyi bilmiş, bir gün dahi özgürlük mücadelesinden ödün vermemiştir. Anavatan Türkiye de tarihi ve ahdi sorumlulukları çerçevesinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı mücadelesinde Kıbrıs Türk halkının yanında olacaktır.”
“Federasyon defterinin kapandığına inanıyoruz”
Yılmaz, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın 15 Ekim’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya geldiğini hatırlatarak şunları ifade etti: “Gayriresmi yemeğin ardından BMGS Sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada, liderler arasında ortak zemin bulunmadığının ilk defa resmi olarak kayda geçirilmiş olması önemli bir kazanımdır. Türkiye olarak bu vizyonunuzu kuvvetle destekliyoruz. Federasyon defterinin kapandığına inanıyoruz.
Yemekte ayrıca yeni geçiş kapıları açılması konusunu ele almak üzere Rum liderle Ada’da bir araya gelmeyi kararlaştırdınız. Bu konuda askeri makamlarımızın görüşünü bekliyoruz. Her halükarda gerçekleşecek görüşmenin sırf bu husus ile sınırlı kalmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte genişletilmiş katılımlı bir formatta; iki taraf, anavatanlar, BM, düşük düzeyde bir katılım ile Birleşik Krallık, gayriresmi olarak tekrar bir araya gelinmesi konusunda mutabık kalındı. Tabiatıyla Türk tarafı bu toplantıda federal çözüm önerilerini görüşmeyecektir. Bu toplantı ayrıca bir müzakere sürecinin başlangıcı da olmayacaktır. Sadece ileriye dönük olarak neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişine imkan sağlanacaktır.”
“Önemli bir güç olacaktır”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı Bişkek Zirvesi’ne onur konuğu olarak davet edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek şöyle dedi: “Türk devletleriyle teşkilat yoluyla temaslarınızı artırmanız ve ilişkilerinizi geliştirmeniz, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasını dünyaya duyurmakta önemli bir güç olacaktır. Bundan sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı toplantılarına katılımı için var gücümüzle sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Türk Devletleri Teşkilatı üyesi diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde düzenleyecekleri etkinliklere KKTC’nin davet edilmesi hususunda daha rahat hareket etmelerini de ümit ediyoruz.”