Uluslararası örgütler ve arabulucular çerçevesinde istediği sonucu alamayan Ermenistan yeni bir adım atarak, “insani yardım” konusunu politik amaçları doğrultusunda kullanmaya başladı. Dr. Cavid Valiyev, Laçın Yolu’nda yaşanan son gelişmeleri, Ermenistan’ın buradaki provokasyonlarını ve sürecin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşınmasını kaleme aldı.
Azerbaycan-Ermenistan arasında devam eden barış görüşmeleri ve normalleşme süreci son dönemde bölgede tansiyonun yükselmesiyle yeniden çıkmaza girdi. Bu yeni çıkmazın temel nedeni Ermenistan tarafının, 10 Kasım 2020’de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderleri arasında imzalanan üçlü bildiriyle Karabağ’da yaşayan Ermenilerin insani ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla açık bırakılan Laçın Yolunu bölgeye silah taşımak amacıyla kullanmasıydı. Yine üçlü bildiriye aykırı bir şekilde ikinci ülke vatandaşları bu yolu kullanarak Karabağ bölgesine geçiş yaptı ve bölgedeki ayrılıkçı yönetime destek verdi. Karabağ bölgesinin yeraltı kaynaklarının Laçın Yolu üzerinden kaçırıldığı ortaya çıktı. Azerbaycan’ın yolu amacına uygun kullanılmasına ilişkin haklı taleplerini reddeden Ermenistan, uluslararası toplumu da provoke ederek arkasındaki desteği artırmaya çalıştı. Ermenistan bir taraftan Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıdığını sözle ifade etmiş olsa da fiiliyatta Azerbaycan egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal eden adımlar attı. Meseleyi uluslararası mahkeme ve örgütlerin gündemine taşıdı.
Alınan kararlar ve Ermenistan’ın beklentileri
Ermenistan’ın bu süreçte, bölgeye yeni uluslararası barış birliğinin getirilmesi; Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeniler için uluslararası bir mekanizmanın oluşturulması; 10 Kasım 2020’de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderlerinin imzaladığı üçlü bildirinin şartlarının yerine getirilmemesi; nihai barış anlaşmasının imzalanmasının geciktirilmesi ve bu anlaşmanın imzalanması için kendine uygun jeopolitik zamanın beklenmesi; Laçın Yoluna özel bir statü kazandırmak amacıyla buradaki Azerbaycan egemenliğinin zayıflatılması gibi hedefleri bulunuyordu.
Ancak Ermenistan, Moskova-Brüksel-Washington aracılığıyla devam eden barış görüşmelerinden ve aynı zamanda Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) kararlarından istediği sonuçları alamadı. Yine de istediği kararlar çıkmış gibi propaganda yaparak diplomatik ve psikolojik üstünlük kazanmaya çalıştı. Barış görüşmeleri ve UAD eşliğinde birtakım kararlar alındı. Kararlar doğrultusunda, Laçın Yolu üzerinde Azerbaycan’ın egemenliği tanındı. Laçın Yolu’nda Azerbaycan kontrol noktasının kaldırılmasına ilişkin Ermenistan’ın talebi karşılanmadı. Laçın Yoluna paralel olarak ”Berde-Ağdam-Hankendi” yolunun kullanılması fikri desteklendi. Karabağ’da yaşayan Ermenilerin temsilcilerinin Azerbaycan’a entegrasyonunun gerçekleşmesi amacıyla Bakü’yle doğrudan görüşmelerin yapılması fikri desteklendi. Ermenistan ve Azerbaycan arasında tarafların toprak bütünlüğü ve egemenliğinin karşılıklı tanınması çerçevesinde normalleşme sürecine destek verildi.
Ermenistan’ın provokasyonları
Uluslararası örgütler ve arabulucular çerçevesinde istediği sonucu alamayan Ermenistan yeni bir adım atarak, “insani yardım” konusunu politik amaçları doğrultusunda kullanmaya başladı. Ermeni tarafı, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde yaşayan Ermenilerin “insani kriz yaşadığı” bahanesiyle çeşitli malzemeler taşıyan tırları Azerbaycan sınırına topladı. Bunların Karabağ’a
girmesine izin verilmesini talep etti. Ardından ülkedeki yabancı misyon temsilcilerini tırların yanına getirerek Azerbaycan’a baskı kurulmasıyla sonuç alınacağını düşündü.
Ermenistan tarafı Karabağ bölgesinde gıda, doğalgaz, elektrik buhranı yaşandığını iddia ederken Karabağ’daki bazı Ermeni gruplar insanları toplayarak benzinle çalışan onlarca otobüsle Laçın gümrük noktasına getirmeye çalıştı. Bu gruplar sosyal medya hesaplarında evlerin ışıklarını kapatarak bölgede elektriğin olmadığını kanıtlamaya çalıştılar fakat sokak lambalarını açık unuttular. Marketlerin içini boşaltarak gıda krizi olduğunu kanıtlamaya çalıştılar fakat konuya uzak Karabağ Ermenileri kendi sosyal medya hesaplarında yemekli düğün ve kutlama fotoğraflarını yayınladılar. Azerbaycan’ın bunları kanıt olarak kullanması sonucu Ermeni aktivistler bu fotoğraf ve videoların paylaşılmaması için kendi hesaplarından uyarı mesajları yazdılar.
Ermenistan’ın bölgede insani kriz yaşandığını iddia etmesi üzerine Azerbaycan bölgeye yardım gitmesi için ”Berde-Ağdam-Hankendi” yolunu teklif etti. Bu teklif Uluslararası Kızılhaç Örgütü (ICRC) tarafından da desteklendi. Hatta, 25 Temmuz 2023 tarihinde Moskova’da Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya Dışişleri Bakanları arasında yapılan görüşmede ”Berde-Ağdam-Hankendi” yolunun kullanılması kararlaştırılması üzerine bölgede geçici görev yapan Rus Barış Güçleri ve Uluslararası Kızılhaç Örgütü bu yolun kullanılmasına hazır olduklarını bildirdiler. Taraflar arasında varılan anlaşma gereği ”Berde-Ağdam-Hankendi” yolunun kullanılmaya başlanmasından 24 saat sonra Laçın Yolu da kullanıma açılacaktı. Bu anlaşma sonrası Azerbaycan hızla ”Berde-Ağdam-Hankendi” yolunu onarmaya başladı. Hatta yolun kullanıma açık olduğunu kanıtlamak amacıyla Bakü’de bulunan yabancı büyükelçiliklerin temsilcilerini bölgeye götürerek bilgilendirdi.
Fakat Ermenistan tarafı varılan anlaşmadan geri çekildi. Karabağ’daki bazı radikal Ermeni gruplar Ağdam-Hankendi yolundan yardımların gitmesine engel olmak amacıyla yollara beton bariyerler döşediler. Onların provokatif eylemlerine destek vermedikleri gerekçesiyle de Rus Barış Birlikleri karakollarının önünü kapattılar. Los-Angeles’taki Ermeni diasporası ise Azerbaycan’ın konsolosluğuna giden yolları kapatarak kendi talepleri doğrultusunda Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) baskı yapmaya çalıştı.
Sürecin BMGK’ye taşınması
Varılan anlaşmadan çekilen Ermenistan 11 Ağustos tarihinde ABD aracılığıyla konuyu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşıdı. Ermenistan’ın hedefi Azerbaycan sınırına topladığı tırların Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine girmesi için destek elde etmek, BMGK tarafından Azerbaycan’ın kınanmasına ilişkin kararın çıkması ve ayrıca bölgeye BM gözetiminde yardım getirilmesini sağlamaktı. 30 yıl boyunca BMGK kararlarını yerine getirmeyerek Azerbaycan topraklarında işgali sürdüren Ermenistan, böylece Karabağ’da yaşayan Ermenilere Konsey aracılığıyla uluslararası destek sağlamak istedi.
Toplantıya davet edilen Türkiye temsilcisi Sedat Ünal, Ermenistan’ı uluslararası örgütleri suiistimal etmekle suçladı ve Azerbaycan-Ermenistan barış görüşmelerini desteklediğini açıkladı. Azerbaycan temsilcisi Yaşar Aliyev, Ermenistan’ın varılan anlaşmaları yerine getirmediğini ve Karabağ bölgesinde bir insani krizin olmadığını kanıtlarla ortaya koydu.
Yapılan müzakerelerde Türkiye, Rusya ve Arnavutluk başta olmak üzere bazı devletler Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde yaşayan Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması için
Ağdam-Hankendi yolu da dahil Azerbaycan’ın önerdiği yolların kullanılmasına destek ifade etti. Ayrıca yapılan müzakerelerde Karabağ bölgesine giden insani yardım için Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün rolüne vurgu yapıldı. Böylece Azerbaycan sınırında bulunan Ermenistan tırlarının Karabağ’a geçmesi hakkı BMGK’de tanınmadı. BMGK Güvenlik dönem başkanı ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield açıklamasında, Karabağ’da yaşayan Ermenilerin bireysel haklarının tanınması gerektiğine vurgu yaptı. Bu açıklama Ermenistan açısından ciddi bir hezimetti. Çünkü Ermenistan tarafı Karabağ Ermenilerine gelecekte kendi kaderini tayin hakkı yolu açacak etnik hakların tanınmasını istiyor. Toplantıya katılan Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan radikal bir konuşma yaparak Azerbaycan’ın kınanmasını istedi. Fakat BMGK Ermenistan’ın beklentisinin aksine sadece bir basın açıklamasıyla yetindi. Yapılan basın açıklamasında toplantıda konuşma yapan temsilcilerin açıklamalarının özetine yer verildi.
Toplantıdan sonra Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Azerbaycan’ın “Ağdam-Hankendi” yolunu kullanma önerisinin uluslararası toplum tarafından olumlu karşılandığını ve bazı üye devletlerin Azerbaycan’ın meşru güvenlik kaygılarını kabul ettiğini vurguladı. Aynı zamanda, Azerbaycan Anayasasına ve taraf olduğu uluslararası insan hakları mekanizmalarına uygun olarak, Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeni asıllı vatandaşların tüm hak ve özgürlükleri sağlanarak, eşit vatandaşlar olarak entegrasyon politikasına devam edileceği açıklandı. Böylece Ermenistan BMGK’den istediği sonucu alamadı. Kısacası, son dönemde Ermenistan tarafından Laçın Yolu ve çevresinde oluşturulan ve politik bir hamle olarak yürütülen propaganda BMGK’nin son toplantısında da desteklenmedi.
İkinci Karabağ Savaş’ından sonra diplomatik süreç birçok alanda Azerbaycan’ın lehine yürüyor. Azerbaycan üzerinde sürekli uluslararası bir baskı kurmayı hedefleyen Ermenistan, her defasında yeni bir yenilgiyle karşılaşıyor. BMGK görüşmelerinde de vurgulandığı gibi Ermenistan insani yardım meselesini politik amaçları için kullanmaktan vazgeçmeli ve bir an önce gerçek gündeme dönmeli. Yaratılan bu politik kriz bölgesel barış ve normalleşme sürecine hiçbir şekilde hizmet etmediği gibi nihai barış anlaşmasını da geciktiriyor.
Dr. Cavid Veliyev
Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi