Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak üzere kurulan EOKA terör örgütünün saldırıları ile “Kıbrıs Cumhuriyeti” döneminde devlete bağlı birimlerde katıldığı Türklere yönelik sistematik toplu katliamlar, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’yla son buldu.
Kıbrıs’ta 1955’te Enosis Planı’nı gerçekleştirmek üzere kurulan EOKA’nın 1958’de Türklere yaptığı saldırılarının ardından, 1963’te Ada’dan ve iki toplumlu “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden Türkleri silmek için Devlet Başkanı ve Kıbrıs Başpiskopos III. Makarios tarafından hazırlanan Yunanistan askeri yetkililerinin onayıyla Akritas Planı uygulamaya alındı.
“Kanlı Noel” olayları olarak bilinen 1963’teki saldırılar, Kıbrıs’ta Türklere yönelik ikinci dalga katliamların başlangıcı oldu.
“Kanlı Noel” olaylarında Kumsal, Ayvasıl ve Küçük Kaymaklı saldırılarında onlarca Kıbrıs Türkü, katledilerek toplu mezarlara ve katliam çukurlarına konuldu.
Kıbrıs’ı, Türklerden arındırmak ve Girit gibi tamamen Helen adası haline getirmek isteyen Rumlar; Limasol, Gazimağusa ile Ağrotur ve Dikelya katliamlarını 1964’te yaptılar.
Türklere yönelik saldırı ve toplu katliam politikalarını 1974’e kadar sürdüren Rumlar, Ada genelinde birçok kanlı katliamda öldürdüklerini toplu mezarlara koydular.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın başladığı 20 Temmuz 1974’te Mehmetçiğin önünden kaçan EOKA terör örgütü ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” mensubu asker ve polislerin de karıştığı Alaminyo, Limasol, Muratağa-Sandallar ve Atlılar ile Taşkent ve Taşpınar katliamları yapıldı.
Katliamlarda 0-10 yaş arası 200 çocuk öldürüldü
Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği verilerine göre, Kıbrıs’ta Rumların Türklere yönelik 1958’de başlayıp Ada’ya Mehmetçiğin 1974’te çıkmasına kadar aralıksız süren katliamlarda öldürülen 1038 sivilden 200’ünü 0-10 yaş arası çocuklar oluşturuyor.
Aynı dönemde 124 kadını öldüren Rumlar, birçok Türk köyünde yaşlıları ve engellileri de hedef seçti.
Başkent Lefkoşa ve karma köylerin yakılması, 1974 başından itibaren Rumlar tarafından sürdürülen öldürme, kaçırma, tecavüz ve rehin alma olaylarının artması, 25 bin ila 30 bin Kıbrıslı Türk’ün yerinden olmasına neden oldu.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı başladığında Ada’nın yüzde 3’lük bölümünde Kıbrıs Türk halkı küçük küçük getto denilen bölgelerde muhasara altında yaşıyor ve halkın güvenliğini 126 noktada bulunan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Mücahitlerince zor şartlarda sağlanmaya çalışılıyordu.
Kayıplar hala aranıyor
Kıbrıs’ta Rumların Türklere yönelik katliamlarında kaybolan ve halen bulunamayan 200’e yakın sivil Türk bulunuyor.
Kıbrıs Kayıp Şahıslar Komitesinin verilerine göre, Rumlar ile kayıpları arama konusunda varılan anlaşma sonucu üzerinde mutabakata varılan listede bulunan 492 Kıbrıslı Türk’ün 295’i kimliklendirilerek bir kısmının kalıntıları ailelerine teslim edildi.
Toplu mezar ve katliam çukurlarında 197 Türk’ün kalıntılarının aranmasına da devam ediliyor.
Bu yıl Birleşmiş Milletler (BM) kontrolündeki ara bölgede bulunan bir taş ocağındaki toplu mezardan çıkarılan şehit Eşref Salih’in kemik kalıntıları, 60 yıl sonra ailesine teslim edildi.
Ada genelinde Türklere ait toplu mezarlar bulunuyor
Rauf Denktaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun, AA muhabirine, bugün Gazze’de ne yaşanıyorsa geçmişte benzerlerini kendilerinin yaşadıklarını anlatarak Kıbrıs Barış Harekatı olmadan önce Kıbrıs Türklerinin hiçbir gelecek planı yapamadıklarını belirtti.
Atun, 1974 öncesi dönemde Türklere uygulanan ambargolar arasında bebek mamasının bile bulunduğuna işaret ederek Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapılmaması halinde Ada’daki tüm Türklerin mezarlara konulacağını ve önceden Rumlar tarafından işlenen katliamların hiçbirinin gün yüzüne çıkarılamayacağını söyledi.
Özellikle 1963-1974 döneminde Türklere yönelik sistemli katliamların aralıksız sürdüğüne dikkati çeken Atun, “Kıbrıs genelinde şehit sayısı 15’ten fazla olan 6 toplu mezar var. Bunların bir kısmı bugün Rum tarafında. Uluslararası hukuka göre, 2’nin üzerinde kurbanın gömüldüğü mezarlar toplu sayılıyor. Toplu katliamlar Kıbrıs Türklerinde yıllarca sürecek bir travmaya sebep oldu. Mehmetçiğin Kıbrıs’a gelişiyle hayata tutunduk ve geleceğimizi görebildik.” diye konuştu.
Kıbrıs Kayıp Şahıslar Komitesinin Türk üyesi Hakkı Müftüzade de toplu mezarlarda tespit ve kimliklendirme çalışmalarının devam ettiğini aktararak “Ada genelinde tespit edilebilen Türklere ait 20’ye yakın toplu mezar bulunuyor.” dedi.
Kıbrıs’ta kayıp Türklerin yüzde 99,7’sinin siviller olduğuna işaret eden Müftüzade, kayıpların tespit edildiği toplu mezarlardan bazen belirlenenin sayının üzerinde kişinin kalıntılarına ulaştıklarını bildirdi.
“BM askerleri hiç bir şey yapmadı”
Muratağa, Atlılar, Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği Başkanı Ahmet Aşır da 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın hemen ardından başlayan katliamda Rumların annesi, kardeşleri, ninesi ve halaları dahil 40 yakınını öldürüp, katliam çukuruna gömdüklerini dile getirerek şunları kaydetti:
“BM askerleri hiçbir şey yapmadı. Ana vatanımız buraya asker gönderince Muratağa, Atlılar, Sandallar’da kalan siviller, BM askerlerinden Mücahitlerin koruması altındaki bölgelere gitmeyi talep ettiler. O dönem burada görev yapan İsveçli askerler talebi yanıtlamadı ve Rumlar, burada kadın, çocuk ve yaşlı demeden köylerde kalan insanlarımızı katlettiler. Burada yaşananlar üzerine Türkiye Kıbrıs Barış Harekatı’nın 2. aşamasını yapmak zorunda kaldı.”
Aşır, bir daha o günlere dönmek istemediklerini dile getirerek Türkiye’ye ve Mehmetçiğe Kıbrıs’a barışı getirerek yaşanan zulümlerden kendilerini kurtardığı için teşekkür etti.