Sırbistan bakımından mutabakat metni, AB üyeliğinin ön koşulu olması nedeniyle önem taşırken benzer durum Kosova için de söz konusu. 27 AB üyesinden 5’i Kosova’yı tanımıyor. Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, 18 Mart’ta Sırbistan ve Kosova arasında gerçekleşen normalleşme müzakerelerine dair genel bir değerlendirmeyi kaleme aldı.
18 Mart 2023’te Sırbistan ve Kosova liderleri hangi amaçla bir araya geldi?
Kosova ile Sırbistan arasındaki 18 Mart 2023’te yapılan normalleşme müzakerelerinin amacı tarafların birbirlerini tanımalarını sağlamaktı. Avrupa Birliği (AB) öncülüğünde başlayan müzakereler esas itibarıyla 2011’de başlayan Belgrad-Priştine Diyaloğu’nun güçlendirilmesini amaçlıyor. Ancak Sırbistan’ın Kosova’yı tanıma konusunda adım atmaya hazır olmadığı bu toplantı vesilesiyle bir kez daha tescil edildi.
Örneğin, Ohri’de müzakereler başlamadan önce Belgrad’da tertiplenen protesto gösterilerine on binlerce kişi katıldı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, basın yayın organlarına yaptığı açıklamalarla Sırp kamuoyunu teskin etmeye çalıştı. Vucic’in bu açıklamalarında, Sırbistan’ın, ne hukuken ne de fiilen Kosova’yı tanıma yönünde bir adım atmayacağı görülüyor.
Esasen mekik diplomasisi aşamasında Sırbistan’ın Kosova’yı tanımayacağı ortaya çıktığı için AB, tarafların birbirlerinin toprak bütünlüklerine, bağımsızlıklarına ve egemenliklerine zarar verecek eylemlerden kaçınmaları gibi tanınmanın türevi olarak kabul edilebilecek hususlar üzerinde yoğunlaştı.
Sırbistan’ın Kosova hassasiyeti esas itibarıyla bu ülkenin bağımsızlığını tanımamasından kaynaklanıyor. Kosova, 17 Şubat 2008’de eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari tarafından hazırlanan plan esas alınarak bağımsızlık kazandı. Planda, bağımsız Kosova’nın statüsü bağlayıcı karakter taşıyan 3 temele dayandırıldı. Bunların birincisinde Kosova’nın Sırbistan’ın parçası olarak kalamayacağı ve tek çıkış yolunun bağımsızlık olduğu kaydedildi. Planın diğer 2 temeli olarak da bağımsız Kosova devleti topraklarının bölünemeyeceği ifade edildi ve Kosova’nın bir başka devletle birleşmesi de yasaklandı. Sırbistan, halen Kosova’nın kendisinin bir parçası olduğu görüşünde ısrar ediyor ve Kosova sınırları içerisinde özellikle Kuzey Mitrovica, Kosova Polje ve Gracanica bölgelerinde yaşayan Sırp azınlığın koruyuculuğuna soyunuyor.
Toplantıda uzlaşı sağlanan ve çözümsüz kalan konular nelerdir?
Kuzey Makedonya’nın Ohri kentinde Sırbistan ve Kosova heyetleri arasında 12 saat süren müzakerelerin ardından alınan kararlar AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell tarafından açıklandı.
Açıklamaya göre, toplantıda planın tüm maddeleri taraflarca müzakere edildi ve üzerinde konsensüs sağlandı. Planın geçerliliği taraflarca teyit edilmesine karşın metin imzalanmadı. Ancak Borrell, bu durumun alınan kararların geçerliliği bakımından sorun yaratmayacağını belirtti.
AB tarafından hazırlanan uzlaşı planında Sırbistan’ın Kosova’yı tanıması maddesi yer almıyor. Esasen 11 maddeden oluşan mutabakat metni, 2011 yılında Sırbistan ve Kosova arasında ilişkilerin normalleştirilmesini öngören anlaşmanın bir parçası mahiyetinde.
Planın başlangıcında kullanılan ifadeler şu şekilde: “Sırbistan ve Kosova, hem anlaşmaya, hem de mutabakat metnine bağlılıklarını ifade ederler. Mutabakat metni yükümlülüklerini iyi niyetle yerine getirmeye söz verirler.”
Sırbistan bakımından mutabakat metni, AB üyeliğinin ön koşulu olması nedeniyle önem taşıyor. Benzer bir durum Kosova için de söz konusu. 27 AB üyesinden 5’i (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Slovakya, Romanya ve İspanya) Kosova’yı tanımıyor. Kosova’nın amacı tanıma sorunlarının aşılması, AB ile ilişkilerin ileri seviyeye taşınması ve ardından aday ülke statüsü kazanmak.
Plan, tarafların birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı göstermesini öngörüyor. Taraflar, aralarındaki ihtilafları barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturmak için işbirliği yapacak ve şiddet kullanmaktan kaçınacak. Ayrıca taraflar yekdiğerinin uluslararası örgütlere katılımını engellememe yükümlülüğünü de kabul ediyor.
Plana göre, taraflar birbirinin resmi vesikaları olan kimlik, pasaport ve plakalarının geçerliliğini kabul edecek. Planda ayrıca, kayıp kişiler için komisyon kurulması, tüm ihtilaflı konularda AB’nin arabuluculuğunun devam etmesi, 150 gün içinde Kosova ve Sırbistan’a mali yardım sağlanması amacıyla bağış konferansı tertiplenmesi hükmü de yer alıyor.
Planda, “Sırp Belediyeler Birliği” adı altında Kosova içerisinde yaşayan Sırpların otonomilerinin güçlendirilmesi maddesi de dikkat çekiyor. Priştine yönetiminin bu konuda uzlaşıya zorlandığı anlaşılıyor. Bunun dışında Sırbistan ve Kosova’nın mutabakat hükümlerinin yerine getirilmesini zorlaştırmama yükümlülükleri bulunduğuna da vurgu yapılıyor. Bununla beraber plan hükümlerinin uygulanmasında gecikme ve engellemelerin Sırbistan ve Kosova’nın AB ile ilişkilerine olumsuz yansıyacağı kayıt altına alınıyor.
Genel olarak, Belgrad Priştine Diyaloğu çerçevesinde hazırlanan 11 maddelik metin, Sırbistan ve Kosova’nın AB yol haritasını düzenleme amacı taşıyor. Öte yandan Sırbistan-Kosova yakınlaşması Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından da destekleniyor. ABD’nin Batı Balkanlar Özel Temsilcisi Gabriel Escobar, toplantı öncesinde basına yaptığı açıklamada taraflar arasında anlaşma sağlanması ümidini koruduğunu ifade etti.
Kosova-Sırbistan arasında ufukta barış görünüyor mu?
Sırbistan ile Kosova arasındaki ihtilafın temel nedeni, Kosova sorunu hakkında tarafların farklı bakış açısına sahip olmalarıdır. Arnavutlar açısından Kosova sorunu kendi kaderini tayin hakkının doğal bir sonucu olarak bağımsızlığının, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması mücadelesidir. Buna karşılık Sırplar, Kosova topraklarında hak iddia ederek Kosova’yı ulusal vatan ve kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Sırplar, 1389 yılında Birinci Kosova Savaşı sonrasında yıkılan Ortaçağ Sırp Devleti’ni bölge üzerindeki tarihsel haklarının vesikası olarak yorumluyor. Sırpların Kosova üzerindeki bu hak iddialarını Yugoslavya’nın son döneminde Slobodan Milošević Sırp milliyetçiliğini alevlendirmek suretiyle gündeme taşımıştı.
Sırpların, 2008’de bağımsızlık kazanan Kosova Cumhuriyeti üzerindeki iddiaları, 2014 yılında AB ile müzakerelerin başlamasını takiben azalmış olsa da tamamen ortadan kalkmadı. Belgrad’da aşırı milliyetçiler bir yandan Ukrayna savaşında Rusya’yı desteklerken, öte yandan Cumhurbaşkanı Vucic’i “davaya sahip çıkmamakla” suçluyor. Vucic, Kosova ve Sırp Cumhuriyetiyle ilgili konularda baskı altında tutuluyor. Yayılmacı eğilim taşıyan Sırp milliyetçiliğinin Kosova konusundaki yorumlarının Sırbistan yönetimi üzerinde nereye kadar etki yaratacağı merak konusu.
Kosova ve Sırbistan arasındaki ihtilafın uzun vadede çözüme kavuşması esas itibarıyla Sırbistan’ın Kosova üzerindeki iddialarından vazgeçmesine bağlı. 2014’te AB ile tam üyelik müzakerelerine başlayan Sırbistan’ın üyelik süreçlerinde hukuki anlamda da Kosova’yı tanıma yükümlülüğüyle karşı karşıya kalacağı açıktır. Bir başka ifadeyle Belgrad yönetimi, eninde sonunda Kosova’nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını tanımak zorunda kalacak. Ohri görüşmeleri, iki taraf arasındaki diyalogda ilerleme sağlanmış olmasına karşılık Sırbistan’ın Kosova konusunda kat etmesi gereken bir mesafe olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger
Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi