Azerbaycan Cumhurbaşkanı büyük bir soğukkanlılıkla Ermenilerin jeosiyasi provokasyon planını bozdu.
Tarihi, etno-coğrafi, halk bilimi, bölge ve jeosiyasi, jeoekonomik mega projelerle ilgili bilgiler edinip analiz yapınca belli oluyor ki, cahil, avam, saf ermeniler her zaman kurnaz, sinsi liderlerinin gösterişi ile başkalarının elinde oyucak olmuş ve oldukça zavallı ve adi bir durumda görünüyorlar.
İlk önce günümüz dünyanın Kafkasya`da en büyük münakaşa tarafları olarak bilinen Azerbaycanı ve Ermenistanı potansiyel rakip olarak değerlendirmeye çalışalım.
Azerbaycanda devamlı ikamet eden ahalinin sayısı yılın başlarındaki resmi istatistiğe göre 10.190.233 kişi, Ermenistanın ahalisi kendi resmi kaynaklarında 2.950.000 kişi olarak gösterilse de son 30 yılda zor geçen ve sonu hiç de parlak görünmeyen sosyal-ekonomik durum nedeniyle ahali arasında manevi-psikolojik ve demografik durum oldukça gergin bir hal almıştır. Günümüzde eksperler Ermenistanda gerçekte toplam 2.000.000 kişiye yakın ahalinin yaşadığını belirtiyor. Yani Ermenistanda şu anki ahalinin sosyal sınıflandırılması şöyledir: mevcut ahalinin yaklaşık %2-3-ü savaş psikolojisinde ve yabancıların yardımları sayesinde çok zengin yaşamakta ve yaklaşık %11-13-ü devlet ve diğer daimi iş yeri olan orta gelirli bir kısımdır. Fakat geriye kalan ahalinin %84-85-i genel olarak işsiz, fakir ve sosyal yardıma muhtaçtır. Aslında savaşa karşı olan aç ve fakir bu kesimin zor durumundan faydalanan “Soros” eksperleri ilk önce ermenilerde ruslara karşı nefret oluşturdu. Mesela, Gümrü`de bir rus askerin bir ermeni ailesine ateşli saldırıda bulunması gibi gerçeklerle, sonra ise sürü psikolojisi ve sokak ağzı ile devrim yaparak Nikol Paşinyan`ı hakimiyetin başına getirdiler. Bu kontenjanın savaş takımına olan nefretini sokak ağzı ile sokak devrimcileri ve “Soros” değerlendirerek hakimiyeti ele geçirdiler. Aslında bu, 1828 yılında 10 Şubat`ta Rusya İmparatorluğu tarafından general İvan Paskeviç ve
İran tarafından işbu dönemin veliahtı şahzade Abbas Mirza tarafından imzalanan Türkmençay antlaşmasına göre Azerbaycanlıların Erivan Hanlığını çöküşe uğratarak hanlığın coğrafi bölgesine taşınıp yerleştirilmiş ermenilerden, yerli azerbaycanlılardan, gürcü ve diğer halklardan oluşan Rusya Çarlığının sınırları içinde bulunan vilayette temeli konan ermeni vilayeti ve günümüz Ermenistan Rusya`nın vasalı olarak yaratıldı. Şu bir gerçek ki, o dönemden beri Rusya`nın vasal arazisi olan Ermenistanda “Soros”un siyasi devrimidir.
Asıl konudan fazla uzaklaşmamak için kıyaslamaya devam edelim. Askeri potansiyeline göre ABD`nin Global Fire Pover teşkilatının 2019 yılı değerlendirmesine göre Azerbaycan Askeri Birliklerinin hazırlık düzeyi dünya askeri birlikleri arasında 52. sırada,Ermenistan askeri birliği ise 96. sırada yer almaktadır. Bahsi geçen askeri teşkilatın raporunda Azerbaycanda 66.000 aktif asker, Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin şahsi kadrosunda 374.000 kişi, Seferberlik sırasında yedekte olan canlı kuvvet ise 3.750.000 kişiden oluşmaktadır. Ermenistanda ise yine aynı uluslararası teşkilatın raporuna göre 20.000 aktif asker ve 200.000 kişi yedekte olan canlı kuvvet mevcuttur. Azerbaycanda askerlik hizmeti 18-35 yaş arasını, Ermenistanda 18-45 yaş arasını kapsamaktadır. Fakat savaş sırasında 15-49 yaş limitinin kaldırıldığı belirtiliyor.
Azerbaycan Askeri Birliğinin ve Silahlı Kuvvetlerinin cephaneliği – Türkiye, İsrail, Rusya, Pakistan, Romanya, Ukrayna ve diğer ülkelerden her ülkenin en çağdaş, en güçlü ve en üstün silahını almış, diğer en çağdaş sistemlerle donatılarak modernleştirilmiş ve Azerbaycan askeri endüstrinin yenilenmiş ve değiştirilmiş sistemleri ile donatılmıştır. Ermenistan ise genel olarak Rusyanın verdiği kredi ve yardım sayesinde rusya silahlı kuvvetlerinin cephaneliğinde ve balansında kullanılmış silahları kullanmıştır. Eğer Ermenistan Rusya askeri bazındaki roket sistemini propaganda amaçlı kullanıyorsa bu silahların tetiği rusların elinde.Azerbaycandaysa en çağdaş, Askeri Hava Kuvvetleri, Askeri Deniz Kuvvetleri ve Hava saldırısına karşı savunma sistemleri mevcuttur ve bunların tetiği ve emri doğrudan ve kesinlikle Azerbaycanın siyasi ve askeri rehberliğinin yetkisi altındadır.
Bu kıyaslamaları daha çok uzatmak mümkün, ancak amaç hiç de Azerbaycanla Ermenistanın askeri, ekonomik, siyasi ve uluslararası nüfuzunu kıyaslamak değil. Gerek ekonomik gelişim açısından, bölgesel uluslararası megaprojeler-petrol, doğal gaz, hava, kara, demiryolu ve deniz taşımacılığı, komunikasyon ve yerli endüstrinin gelişimi, gerekse tüm siyasi-uluslararası forum, format, kurum ve süreçlerde Azerbaycan Ermenistandan çok daha üstündür.
Böyle bir durumda mantıksal bir soru ortaya çıkıyor. Nasıl oluyor da Ermenistan Azerbaycan arazisini işgal altında tutabiliyor? Peki nasıl oluyor da Ermenistan-işgal altında tuttuğu Dağlık ve aran Karabağın sınırlarından çok uzakta Azerbaycanla doğrudan sınırın Tovuz ili bölgesinden Azerbaycan topraklarına saldırı yapma ve ağır makineli silahlardan devamlı ateş etme cesaretinde bulunuyor?
Bu sorulara yanıt aramadan önce Azerbaycan-Ermenistan sınırında provokasyon çıkaranın hangi taraf olduğuna bir bakalım. Bu Azerbaycan olabilirmi?- Kesinlikle, hayır!
Çünkü mantıksal açıdan baktığımızda Azerbaycanın ateşkesi bozma gibi bir planı olsaydı, bunu Dağlık Karabağ bir yana dursun, Ermenistan tarafından işgal altında tutulan yedi ilden başlardı – o iller ki, henüz hiçbir hukuksal ve siyasi tartışma konusu olmadan Azerbaycan topraklarıdır. Bu bölgede herhangi bir operasyon yapmak Azerbaycanin uluslararası sınırlarla onaylanmış hukukudur ve hiçbir devletin, aynı zamanda Rusyanın müdahale etmeye hakkı yok. Tovuz sınırında ise provokasyon yapmakla Ermenistan Toplu Güvenlik Sözleşmesi Teşkilatını ve onun temel kurucusu olan Rusya Federasyonunu bir şekilde bu sürece dahil etmek niyetindeydi
Bu o demek oluyor ki, Azerbaycanın Tovuz sınırındaki provokasyonu Ermenistan başlattı. Peki amaç nedir?
Tovuz ili Azerbaycanın batı bölgesi illerinden biridir, şöyle ki, Azerbaycandan Türkiyeye ve Avrupaya uzanan uluslararası petrol ve doğal gaz ana yol hatları bu bölgeden geçiyor.
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Azerbaycan petrolünün Avrupa pazarına taşınmasının başlangıcı olmuştur. 2003 yılında yapımına başlanmış olan boru hattı (uzunluğu 1768 km) projesi 2006 yılında kullanıma açıldı. Daha sonra bu uluslararası mega projelerin devamı niteliğinde olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı da (uzunluğu 1841 km, maliyeti 7 milyar ABD doları) yapımına 2015 yılında Azerbaycandan başlayan doğalgazı Türkiye’nin Doğu sınırından Batı sınırına taşıyan, tüm ülkede sabit doğrudan geçisi sağlayan bu proje Güney Kafkasya boru hattını Avrupa Birliğinde birkaç hatla birleştirmiştir. 2018`de yapımı tamamlanan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı, 2019`da kullanıma açıldıktan sonra 2020`de hattın taşıma gücü 16 milyar metre küpe ulaşmıştır. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı`nın devamı olarak 2016 yılında 17 Mayıs`ta Yunanistanın Selanik şehrinde TAP`ın yapımına başlama töreni düzenlenmiştir. 4.5 milyar dolara mal olacak olan boru hattı ile 2020`de Azerbaycan doğalgazının Avrupaya ulaştırılacağı öngörülmüş ve belirlenen tarihte, yani 29 Temmuz 2020`de TAP`ın son kaynak yapım işleri İtalyada da tamamlanmıştır ve bununla ilgili artık resmi bilgi yayılmıştır. Azerbaycan bu uluslararası projelerle Avrupa ülkelerinin bir çoğunun petrol ve gaz ihtiyacını karşılamanın yanısıra Avrupayı enerjiyle techiz etmede ve Avrupanın enerji güvenliğinin sağlanmasında yeri doldurulamaz katkıda bulunmuştur. (5) Tarihte ünlü bir ifade vardır: 2. Dünya Savaşını Bakü petrolü kazandı. Sovyet Askeri ekipmanının-uçaklarının kullandığı petrolün %70-75-ini, gaz yağının %85-ini Azerbaycan sağlıyordu.(1941-45 yıllarında 70 milyon ton petrol ve 22 milyon ton gaz yağı). Şimdiyse yani dünyada Avrupayı enerjiyle techiz etmede, enerji güvenliğinin sağlanmasında Azerbaycan büyük bir role sahip.
Peki Ermenistan uluslararası projelere karşı gelmek, ABD`nin, Avrupa devletlerinin, Türkiyenin destek çıktığı ve Ermenistanın bütçesinden katbekat fazla sermayesi olan uluslararası şirketlerin yatırım yaptığı projeye provokasyon yapmak gibi bir güce ve imkana sahip midir? Eğer Ermenistanın dünyada ve bölgede böyle bir gücü, nüfuzu ve dünyada reytingi olsaydı Azerbaycanın katılmış olduğu tüm uluslararası jeosiyasi ve ekonomik mega projelerin dışında kalmazdı ve ahalisi ve devleti için birşeyler kazanmış olurdu.
Peki neden Ermenistan sırf Tovuz sınırında provokasyon yaptı? Bu hangi plana uygun kurulmuş bir senaryoydu ve ermeniler planlarını uygulayabildiler mi?
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyevin liderliği ile mevcut sabitlik – gelişimi şartlandıran en önemli faktörlerden biridir ve bu koşullarda dayanıklı ve güçlü devlet tarafından farklı alanlar üzere stabil, perspektif, planlı bir politika izlemek ve sonuç elde etmek imkanı oluştu. Yani Azerbaycandaki herhangi sabit gelişim iktidarın kimliğine bakmaksızın Batıda, Rusyada ve ABD`de olan bazı güçleri kesinlikle tatmin etmiyor. İşbu güçler hiç de zayıf sayılmazlar. Tovuz provokasyonunda Ermenistan iktidarını ilgilendiren neydi ve neden Tovuzdan başladılar?
Biz Azerbaycanın ve Ermenistanın tüm alanlar üzere potansiyeli üzerine analiz yapıldığında görüyoruz ki, hiçbir koşulda Ermenistan Azerbaycanla rekabet etme gücüne ve imkanına sahip değildir. Peki o zaman nasıl oluyor, Ermenistan askeri provokasyon yapma cesaretini nereden buluyor? ABD, Fransanın yada Rusyanın desteğine, gücüne güvenerek mi saldırı yapıyor? Bu ne kadar gerçeğe uygun bir davranıştır ki, kendinden çok daha fazla güce sahip bir devlete saldırıp şımarıklık yapma cesaretinde bulunasın yada güvendiğin devletlerce korunacağından bu kadar emin olabilesin?! Politikada bunun gibi adımlarda şımarıklık veya dostun desteğine ihtimal verip saldırı yapılmaz. Ermenistanın şimdiki iktidarı savaş komutasını aç ve fakir insanların nefret gücü sayesinde iktidardan düşürdü, sokak ağzı ve sokak beyanları ile siyasi gerçekte başka türlü görünüyor ve başka türlü sesleniyor. Böylece Sorosun milyonları Ermenistana mutluluk getirmeye yetmedi, pandemi dönemi de bu tür devletlerde özellikle ağır sonuçlara neden oluyor. Hem pandemi, hem de açlık korkusu ve buna ek olarak ümitsizlik ve kaybedilen inanış ve itibar. Yalnız yeni provokasyon ve yeni askeri ortam, yeni rejim düşünmek ve hakimiyeti güçlendirmek mümkün olabilir. Aynı zamanda geleneksel ermeni politikası, rus yanlısı hakimiyeti devirip siyasi devrim yaptıktan sonra rus siyasi kurumlarına yanaşma taktiği Toplu Güvenlik Sözleşmesi Teşkilatı faktörü ve kendini Rusyanın kullanımına sunma fırsatı. Çünkü bu provokasyon Tovuzdan başka diğer bir bölgeden ve özellikle de işgal edilmiş bölgelerden birinden başlasaydı, fazla söze gerek yok, Ermenistan çok şey kaybedecekti ve hatta şimdiki iktidar hakimiyeti de kaybedebilirdi.
Peki nasıl oluyor, Ermenistan hakimiyeti herhangi bir bölgeden istediği zaman provokasyon yapabiliyor, bu mümkün müdür? Özellikle günümüz dünyanın patlamaya hazır bir barut fıçısı üzerine oturduğu bir dönemde?
Biz bunun böyle olduğunu düşünmüyoruz. Sadece Ermenistanda Rusyanın siyasi hakimiyetini yıkan Sorosçular bölgenin, mevcut askeri, ekonomik ve diğer sermayesinin alacaklısı veya sahibi olan Rusya ile orta yolu bulmak için çabalıyorlar ve bu arada Nikol Paşinyan kendi “ayı hizmetini” teklif etmek için çabalıyor.
Bu provokasyon senaryosu nasıl gelişim gösterebilirdi ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı bu provokasyonu nasıl durdurdu?
Bir düşünün, Tovuzda Azerbaycan sınırında provokasyon yapılıyor ve Azerbaycan generali ve subayları şehit düşüyor. Bu provokasyon senaryosunda başlayan savaş Azerbaycan Ermenistan sınırından başlıyor, Toplu Güvenlik Sözleşmesi Teşkilatı kendi taahhüdü üzere Ermenistana yardıma geliyor, Karabağ ve işgal edilmiş bölgelerde yeniden savaş alevleniyor ve hem Bakü, hem Erivanda iç gerginlik ve kriz oluşturmak isteniyordu. Aynı zamanda uluslararası petrolögaz boru hatları için de tehlike oluşabilirdi. Fakat Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev soğuk kanlı, akıllı ve kararlı bir adım attı. Sırası gelmişken generalin şehit olması gerçeği de Azerbaycana karşı propaganda yapmak için fırsat kollayan grupları sevindiremedi. Çünkü ilk önce bilgi politikasının doğru yürütülmesi sayesinde kamu desteği ve Azerbaycan halkının vatansever ruhu daha fazla birliğe ve savaşmaya onaklandı. Bir diğer taraftan önceki 1990`lı yıllar savaşından farklı olarak çatışmada genel olarak tecrübesiz genç askerler değil, uzmanlar katılım gösterdi ve generalin çatışmasının ön cephesinde olması askerlere örnek askeri mertlik ve cesareti gurur duyulası ibretlik olay olarak nitelendirildi..
Bunun yanısıra Azerbaycan askeri birlikleri kesin askeri darbe ile cevap verdi ve siyasi liderlik savaşın provokasyonun daha çok bölgede gerçekleşmesini durdurdu. Arka planda ise provokasyonu planlayanlara karşı soğuk kanlı ve sağduyulu bir tavır sergileyerek senaryoyu yazanların hiç beklemediği ve öngöremediği karşı gerçeği on binlerden oluşan kalabalığın İlham Aliyevi, Azerbaycan devletini ve topraklarımızı savunmaya geçmesini gözlemleyerek Cumhurbaşkanı çok aktif, çevik diplomatik faaliyet ve manevrayla provokasyon planını bozdu.
Olağanüstü durum için çevik devlet mekanizması otomatik olarak devreye girdi. Olayların ilk anından itibaren Azerbaycan tarafı ülkenin savunulmasını sağlamak için toplu strateji başlattı. İlk önce, bölgedeki askeri birlikler düşman saldırılarını kesin darbelerle zararsız hale getirdi, dünya ve yerli kamu mütemadiyen vuku bulan olaylar hakkında bilgilendirildi. (6)13 Temmuz`da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Azerbaycan Güvenlik Konseyinin toplantısını, 2 gün sonra ise Bakanlar Kurulunun 2020 yılının ilk yarısının sosyal-ekonomik gelişiminin sonuçlarının ve yapılması planlanan işleri konu alan toplantısını yaptı. Aslında Tovuz bölgesinde çatışma olduğu sırada Azerbaycan devletinin yapmış olduğu bu toplantı tüm dünyaya –himaye edenlerine güvenen düşmanın yoğun olarak devam ettirdiği saldırılarına rağmen Azerbaycanda hayatın ve bunun yanısıra devlet yönetiminde müzakere ve ali kararların verilmesi sürecinin mevcut durumdan etkilenmediğini ve herşeyin yolunda olduğunu gösterdi.
21 Temmuz`da Bakünün Hatai ilçesinde şehit ailelerine, savaş gazilerine dairelerin ve otomobillerin takdim edilmesi töreninde konuşma yapan cumhurbaşkanı İlham Aliyevin şu sözlerini takdim etmek çok önemlidir: “Ermenistana başından güçlü darbe vurduğumuz zaman onlar hemen Toplu Güvenlik Sözleşmesi Teşkilatına koştular ve onları savunmasını istediler. Toplu Güvenlik Sözleşmesi Teşkilatından Azerbaycanı kötüleyen bir beyan yapmasını istediler. Ama istedikleri olmadı, hiçbir beyan yapılmadı. Sadece bu olayla ilgili genel kelimelerden oluşan bir yorum yapıldı, o kadar… Hadi gel bizimle yalnız başına savaş, bakalım bunun sonu nereye varacak”.
Azerbaycanın Batı sınırında Ermenistanın provokasyon planı gerçekleşemedi, çünkü Ermenistan umduğu askeri ve diplomatik desteği göremedi ve Rusyanın doğrudan bu provokasyona katılmasını sağlayamadı, bir diğer taraftan da uluslararası ana yolu petrol-gaz boru hatlarının güvenliğine hiçbir zarar veremedi ve Azerbaycan dahilinde hiçbir gerginliğe yol açamadı. Bu o demek oluyor ki, provokasyon planı ve senaryosu gerçekleşemediği gibi, aksine Azerbaycanın uluslararası diplomatik ve siyasi nüfuzunun korunmasına ve güçlenmesine ve Türkiye başta olmak üzere dost ülkelerle daha fazla yakınlaşmasına neden oldu, uluslararası petrol-gaz, demir yolu ve diğer ana yollara ve projelere uluslararası kontrolü güçlendirdi ve işi hızlandırdı, Azerbaycan dahilinde devletin, askeri birliklerin ve cumhurbaşkanının etrafında halkın daha sıkı birleşmesini, vatanseverliyini ve birliyini güçlendirdi. Yani provokasyon planı senaryoyu yazanların aleyhinde Azerbaycan devletinin zaferi ile son buldu.
…Ama son buldu mu? Hala başka birşey daha beklenebilir…