Mirzoyan’ın tarihi Ani Köprüsü’nü restorasyonu ve sınır bölgelerindeki altyapı ve yolların inşası konusunda da bazı anlaşmalara varıldığını belirtmesi yakın bir dönemde sınırların açılabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Türkiye-Ermenistan sınırının açılması konusunda güncel gelişmeleri kaleme aldı.
ADF 2024’ün Türkiye-Ermenistan ilişkilerine katkısı ne oldu?
2021 yılından bu yana geleneksel hale gelen Antalya Diplomasi Forumu (ADF), bu yıl da uluslararası gündeme yansıyan bir etkinlik olarak “Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak” temasıyla ön plana çıktı. 1-3 Mart 2024 tarihleri arasında gerçekleşen ADF 2024’e 147 ülkenin temsilcileri ile 19 devlet başkanı katıldı. Forumda bölgesel ve küresel konuları ele alan 51 panel gerçekleştirildi. Pek çok ülkenin diplomatik liderlerini bir araya getiren ADF 2024’e, Ermenistan’ı temsilen Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ile Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci özel temsilcisi ve aynı zamanda Ermenistan Cumhuriyeti Milli Meclisi Başkan Yardımcısı olan Ruben Rubinyan da katıldı. Forumda Türkiye’yi temsilen Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin özel temsilcisi olarak atanan Büyükelçi Serdar Kılıç da yer aldı. Kılıç ADF’de bir kez daha mevcut sorunların çözümü için bölge dışından çözüm dayatmanın faydasız olduğunu dile getirdi. Ülkelerin kendi çözümlerini üretmelerine fırsat verilmesi gerektiğine işaret ederek bölgede kalıcı bir barış için bunun elzem olduğuna işaret etti.
ADF2024’te, bölgesel düzeyde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ön plandaydı. İlgili pek çok panelde Ermenistan ve Azerbaycan temsilcileri yer aldı ve özellikle de “Güney Kafkasya’da Barış, Kalkınma ve Bağlantısallık” oturumunda tüm taraflar bölgedeki son gelişmeleri müzakere etti. Bu panele ve diğer ikili görüşmelere damga vuran konu ise Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi oldu. Özellikle Mirzoyan toplantılarda, Türkiye-Ermenistan sınırlarının bir an önce açılması beklentilerini ön plana çıkardı. Mirzoyan’ın konuşmalarında sınırların açılması, diplomatik ilişkilerin kurulması ve iki toplum arasındaki temasların artması gerekliliği bir kez daha vurgulandı. Mirzoyan sınırların açılmasıyla ekonomik ilişkilerin gelişeceğine de dikkat çekti ve Ermenistan vatandaşlarının da bunun farkında olduğunu dile getirdi. Ermenistan ayrıca Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanması için kendilerine düşen görevleri yerine getirdiklerine de vurgu yaptı. Bu açıdan Mirzoyan’ın katılımı bölgesel çapta ilişkilerin normalleşmesi için görüşmelerin devam ettiğini ve tarafların müzakereleri sürdürdüğünü göstermesi açısından önemliydi.
Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasında hangi konular gündeme geliyor?
ADF 2024’deki açıklamalardan hareketle özel temsilciler arasındaki görüşmelerin sağlıklı bir şekilde devam ettiğini söylemek mümkün. Öte yandan üçüncü ülke vatandaşlarına açılan kara sınırının Ermenistan ve Türkiye’deki diplomatik pasaport sahibi kişiler için de geçerli olacağı anlaşılıyor. Mirzoyan’ın tarihi Ani Köprüsü’nü restorasyonu ve sınır bölgelerindeki altyapı ve yolların inşası konusunda da bazı anlaşmalara varıldığını belirtmesi yakın bir dönemde sınırların açılabileceği ihtimalini de güçlendiriyor.
Ermenistan her platformda sınırların bir an önce açılması gerektiğine işaret ederek aslında en başından beri bu konudaki kararlı tavrını devam ettiriyor. Öte yandan yeni dönemde gerek Fransa gerekse de diğer Batılı devletlerle olan yakınlaşma sürecinin ilişkiler üzerinde olumsuz etkisi görülebilir. Zira son olarak Ermenistan’da gerçekleştirilen bir ankette ülkenin en önemli güvenlik ortağı olarak Fransa, İran ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) öne çıkması önemli bir gösterge. Dolayısıyla bu eksen kaymasının Rusya tarafından da rahatsızlıkla ve yakından takip edildiğini belirmek gerekir. Son olarak Erivan’ın gerekirse Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) çıkabileceklerini dile getirmesi ve Rus askerlerinin Zvartnots Havalimanı’ndan çıkması gerektiğine dair açıklamaları da gerginliğin tırmandığının önemli bir göstergesi. Fransa’nın bölgede tansiyonu artırması özellikle de Azerbaycan’a yönelik tutumu da görüşmeleri sekteye uğratabilecek bir diğer sorun. Zira Azerbaycan ve Fransa arasında diplomat kriziyle başlayan gerginlik halen dinmiş değil.
Bu noktada Ermenistan’ın “barış kavşağı” projesinin hayata geçirilmesi konusunda istekli olduğunu ve bu projenin ekonomi ve bölgede kalıcı barış için önemine vurgu yaparak projeyi gündemde tutmaya çalıştığını da belirtmek gerek. Bu yönüyle Mirzoyan’ın açıklamalarından da hareketle tarafların barışa hiç olmadığı kadar yakın oldukları görülmekle birlikte sürecin halen bıçak sırtı ilerlediğini de belirtmek gerek. Son olarak Ermenistan’ın Hindistan’la ilişkilerinde önemli birtakım gelişmelerin yaşanmaya başlanması, Erivan’ın Hindistan’dan sadece askeri malzeme değil aynı zamanda ciddi bir nüfus göçü de almaya başlaması Ermenistan’ın müttefiklerini çeşitlendirmeye de ayrı bir özen gösterdiğine işaret ediyor.
Azerbaycan ve Ermenistan sınır belirleme komisyonları görüşmelerinde güncel gelişmeler nelerdir?
Karabağ’ın işgalden kurtarılması ve Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin Güney Kafkasya’da önemli yansımaları oldu. Ermenistan “tarihsel hami” olarak gördüğü Rusya ile ilişkilerde gerginlikler yaşamaya başladı ve Güney Kafkasya’da adeta bir statüko değişimi başladı. Bu değişimin ilk yansımaları Rusya ile ilişkilerde görüldü ve Ermenistan’da Rusya’dan Batı’ya doğru bir kopuş başladı. Bu kopuşun ilk halkasını Rusya’ya bağımlılık “stratejik bir hataydı” şeklinde açıklamalar oluşturdu. Ermenistan’ın yeni dönemde yüzünü çevirdiği taraf ise ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri özellikle de Fransa oldu. Bu nedenle Azerbaycan ile ilişkilerin normalleşmesi ve mevcut sorunların çözümü için sıklıkla AB ülkelerine ziyaretler başladı. Türkiye ve Azerbaycan ise bölgesel sorunların çözümünde AB ülkelerinden ziyade bölgesel aktörleri işaret etti.
Bu çerçevede Azerbaycan-Ermenistan arasında sınır belirleme komisyonları bugüne kadar pek çok kez bir araya geldi ancak sınır belirleme konusunda yasal çerçevenin oluşturulmasında henüz bir uzlaşmaya varılamadı. Sınır belirleme konusunda Batılı komisyonların devreye girmesi ise süreci olumsuz etkiledi. Zira 30 yıllık işgal sürecinde inisiyatif almayan Batılı devletlerin şimdi bu sürece dahil olma çabalarının temelinde küresel ve bölgesel gelişmelerin önemli bir payı bulunuyor. Bu gelişmelerden biri de Zengezur Koridoru oldu. Bu koridorun sağlayacağı yararların herkes farkında olduğu için özellikle de AB üyesi ülkeler sürece dahil olma konusunda her yolu deniyor. Bu süreç Ermenistan’ın AB ve NATO’ya üyelik iddialarını dahi gündeme getirmeye başladı.
Erivan her ne kadar bu adımları “ülkenin ekonomik direncini ve ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmek” olarak adlandırsa da asıl mesajın Rusya’ya verilmek istendiği de aşikar. Bu nedenle önümüzdeki günlerde Erivan’ın hem AB hem de ABD ile ilişkilerinin daha da derinleşeceği söylenebilir. Bu tarihi eksen kaymasının temelinde ise Batı dünyasının bu kez Güney Kafkasya’da Ermenistan üzerinden Rusya’yı yalnızlaştırma politikasının da önemli bir payı olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi