Türkiye’nin Arabuluculuk Rolü: Yeni Dönemde Neler Bekleniyor?

Türkiye’nin 2025’in ilk yarısında, 15 Nisan 2023’ten beri Sudan’da devam eden iç savaş ve Mısır-Etiyopya arasındaki anlaşmazlığına yönelik bir inisiyatif ortaya koyması bekleniyor. Harvard Üniversitesinden misafir araştırmacı Doç. Dr. Yunus Turhan, Türkiye’nin yıllar içinde gelişen arabulucu rolünü ve 2025’te bu eksende beklenen gelişmeleri kaleme aldı.

Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu, tarihsel birikimi ve kültürüyle bölgesel krizlerin çözümünde doğal bir aktör ve arabulucu olarak ön plan çıkıyor. Nitekim Türkiye’nin; Orta Doğu, Afrika, Kafkaslar ve Balkanlar gibi çatışma potansiyeli yüksek coğrafyalara komşu olması ve Osmanlı bakiyesindeki farklı etnik ve dini grupların ahenkli bir mozaik içinde yaşatma kültürü cumhuriyetle birlikte “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibiyle birleşerek Türk dış politikasının vazgeçilmez ve bütünleyici bir parçası oldu.

Bir arabulucu olarak Türkiye

Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri ikili veya Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi örgütlerle beraber çok taraflı şekilde uygulanıyor. 2010’da BM bünyesinde Türkiye ve Finlandiya’nın birlikte başlattığı “Barış için Arabuluculuk” girişimi kısa sürede 53 ülke ve BM dahil 8 uluslararası kuruluşun üye olmasıyla bugün küresel bir girişim olarak kabul görüyor.

Türkiye’nin ikili arabuluculuk girişimleri arasında Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan Üçlü Dayanışma Mekanizması, Türkiye-Afganistan-Pakistan üçlü işbirliği mekanizması, İran Nükleer Anlaşması, Güney Filipinler barış süreci ve Aralık 2024’de Somali-Etiyopya arasında imzalanan Ankara Bildirisi gibi örnekleri sayabiliriz.

Ayrıca, Türkiye son yıllarda üçüncü bir arabuluculuk girişimine öncülük etti. İkili ve çok taraflı müzakerelerin aynı zamanda yapılmasını içeren bu “hibrit” model, 2022’deki Rusya-Ukrayna krizinde Ankara’nın başvurduğu bir yöntem oldu. Bu kapsamda Türkiye, BM çatısı altında Rusya-Ukrayna arasında kolaylaştırıcı rol oynadı ve Tahıl Koridoru Anlaşması’nı hayata geçirdi. Bu anlaşmayla beraber içerisinde arpa, buğday, soya, bezelye ve mısır gibi 13 farklı tahıl kaleminden toplamda 33 milyon tahıl ihtiyaç sahibi toplumlara ulaştırıldı.

Daha sonra, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Temmuz 2023’te anlaşmadan tek taraflı çekilen Rusya ile “lider diplomasisi” çerçevesinde bire bir görüşmeler gerçekleştirdi. Bu kapsamda 1 milyon tahıl işlenip una dönüştürüldü ve Türkiye üzerinden 6 farklı Afrika ülkesine ulaştırıldı.

Diplomatik bir başarı: Ankara Bildirisi

Ankara Bildirisi, Türkiye’nin müşfik bir güç olma çabalarının doğrudan bir uzantısı olan arabuluculuk girişiminin son halkasıdır. Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed 11 Aralık 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle Ankara’da bir araya gelerek Ankara Bildirisini imzaladı. Bildiride Etiyopya’nın denize erişiminin sağlanması ve Somali’nin toprak bütünlüğün garantisi olmak üzere iki ana husus ön plana çıktı.

Denize erişimi olmayan 44 kara ülkesinden en büyüğü olan 126,5 milyon nüfusluk Etiyopya, denizlere erişimi varoluşsal bir mesele olarak görüyor. Başbakan Abiy’in “Kızıldeniz’de bir liman elde etmek, 120 milyon vatandaşı coğrafi hapishaneden serbest bırakıyor.” ifadesi bir retorikten öte tarihsel, coğrafi, ekonomik ve psikolojik bir arka planı barındırıyor. Zira, Etiyopya bugün toplam ticaretinin yaklaşık yüzde 95’ini Cibuti Limanı üzerinden gerçekleştiriyor.Türkiye’nin üstlendiği son inisiyatifte, Etiyopya’nın bu hassasiyeti anlayışla karşılandı ve Somali üzerinden denize erişimin hukuki ve diplomatik alt yapısında kolaylaştırıcı bir yaklaşım benimsendi.

Diğer taraftan, 1960’da bağımsızlığını kazanan Somali, 1969’dan 1991’e kadar Mohamed Siad Barre rejimi altında diktatörlükle yönetildi ve ardından ülkede aşiret temelli çatışmalar patlak verdi. Bu sebeple Somali’de, 2012’ye kadar etkin bir merkezi hükümet kurulamadı. Büyük zorluklarla kazanılan bağımsızlık ve siyasi istikrar, Somali halkının ve hükümetinin varoluşsal bir meselesi oldu. Ankara Bildirisi’nde bu durum dikkate alınarak Etiyopya’nın Somali’nin milli sınırlarına garanti vermesi temel bir şart olarak ön plana çıktı. İlgili bildiri çerçevesinde, taraflar Şubat 2025’e kadar teknik müzakerelere başlama ve görüşmeleri 4 ay içinde sonuçlandırıp nihai imzayı atma taahhüdünde bulundular.

Türkiye neden bu rolü üstlendi?

Bu süreçte Türkiye’nin doğal bir arabulucu olarak sahne almasının altında siyasi, askeri, ekonomik, diplomatik ve insani anlamda somut gerekçeler yer alıyor. Türkiye ve Etiyopya’nın diplomatik ilişkileri 128. yılına girerken, her iki ülkenin 1920’lerde emperyalizme karşı verdiği mücadele, halklar nazarında ortak bir bağ kurulmasına sebep oldu.

Ayrıca, tekstil, inşaat, sanayi gibi alanlarda 150’den fazla şirketle 2,5 milyar dolar bütçe oluşturan Türkiye, Tigray krizinde bu rakamlar gerilese de Etiyopya’da en fazla yatırımı olan ülkelerin başında geliyor. Başbakan Abiy Ahmed’in Ağustos 2021’de Türkiye ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkiler ekonomik ortaklıktan stratejik ortaklığa evrildi.

Öte yandan, Somali 1950’deki Kore Savaşı’ndan sonra Türk askerlerinin görev yaptığı ikinci ülkedir. Daha sonra, 2011’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Somali’ye gerçekleştirdiği tarihi ziyaret iki ülke arasında duygusal ve insani bir zemin oluşturdu. Ayrıca Türkiye, Somali’nin ithalatında Çin ve Hindistan’dan sonra 3. sırada yer alıyor. Buna nazaran, 2017’de Somali askerlerinin eğitimi için açılan TÜRKSOM ve Şubat 2024’de imzalanan, Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması ile iki ülke ilişkileri savunma boyutuna da taşındı. Somali’nin siyasi birliğini devam ettirecek ve teröre karşı mücadele edecek savunma kapasitesinin sürekliliği Türkiye’nin verdiği destekle de yakın ilişkili.

Türkiye 2025’te nasıl adımlar atacak?

19 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın D-8 Zirvesi için gittiği Kahire’de verdiği mesajlar ve 2025’te Somali’ye ve Etiyopya’ya resmi ziyaretler yapılacağı beyanatı yeni dönemde Ankara’nın uluslararası siyasette proaktif bir rol üstleneceğine işaret ediyor. Türkiye’nin 2025’in ilk yarısında, 15 Nisan 2023’den beri Sudan’da devam eden iç savaş ve Mısır-Etiyopya arasındaki anlaşmazlığına yönelik bir inisiyatif ortaya koyması bekleniyor. Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu, Sudan ile kültürel-tarihi bağları ve Mısır-Etiyopya sorunun kaynağı olan Hedasi Barajı’nın çözümüne yönelik Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) tecrübesi, Türkiye’yi arabuluculuk noktasında bir adım öne çıkarıyor.

Doç. Dr. Yunus Turhan

Harvard Üniversitesinde misafir araştırmacı olan, 17 yıldır Afrika üzerine çalışmalar yürütmektedir.

Son Yazılar